el-helek ~ اَلْهَلَكُ

Kamus-ı Muhit - الهلك maddesi

اَلْهَلَكُ [el-helek] (fethateynle) Kaht ve kurak senelere denir; müfredi هَلَكَةٌ [heleket]tir ve هَلَكَاتٌ [helekât] dahi denir fetehâtla. Ve

هَلَكٌ [helek] Yedi kat arzın her birinin aralığına denir, yedinciye varınca kadar. Ve helâk olmuş hayvânın cîfesine denir. Ve dağın yukarısıyla aşağısının mâ-beynine denir ki yöre taʹbîr olunur. Ve mutlakan iki nesne aralığından olan boş yere ve havâya denir, zemîn ile sakf aralığı gibi. Ve yukarıdan aşağıya düşen nesneye denir.

اَلْهَلْكُ [el-helk] (hâ’nın fethi ve zammı ve lâm’ın sükûnuyla) Helâk maʹnâsına ismdir; ve minhu tekûlu: “َلأَذْهَبَنَّ فَإِمَّا هَلْكٌ وَإِمَّا مَلْكٌ” أَيْ إِمَّا أَنْ أَهْلِكَ أَوْ أَمْلِكَ Yaʹnî “Elbette ben giderim yâ helâk olurum yâ matlûbuma mâlik olurum.” Terkîb-i mezbûr إِمَّا أَنْ أَهْلِكَ هَلْكًا وَإِمَّا أَنْ أَمْلِكَ مَلْكًا sebkindedir ki fi’l-asl mefʹûl-i mutlaktır, fiʹli hazf olunup sebâta delâlet için merfûʹ oldu yâhûd fiʹl-i mahzûfun fâʹilidir, إِمَّا أَنْ يَقَعَ لِي هَلْكٌ وَمَلْكٌ te΄vîlindedir yâhûd mübtedâ-yı mahzûfa haber yâhûd mubtedâdır. Ve مَلْكٌ lafzında dahi mîm’in fethi ve zammı cârîdir.

اَلْهُلُكُ [el-huluk] (zammeteynle) هَالِكَةٌ [hâliket] maʹnâsınadır ki sıfat-ı müfrededir; ve minhu kavluhum: إِفْعَلْ ذَلِكَ إِمَّا هَلَكَتْ هُلُكُ Burada هَالِكَةٌ [hâliket] maʹnâsınadır. Ve إِمَّا kelimesi hemze-i meksûre iledir ve هَلَكَتْ mâzî-i mü΄ennestir, fâʹili هُلُكُ lafzıdır ki sıfat-ı müfrededir, هَالِكَةٌ [hâliket] maʹnâsınadır; نَاقَةٌ سُرُحٌ ve إِمْرَأَةٌ عُطُلٌ gibi. Ve هُلُكُ [huluk]ten murâd nefs-i هَالِكَةٌ [hâliket]tir. Ve münevvenen ve baʹzen gayr-i münevven istiʹmâl olunur. Gayr-i munsarıf olduğuna göre, gûyâ ki هُلُكُ lafzını nefsine ʹalem iʹtibâr eylemiştir ve izâfetle هَلَكَتْ هُلُكُهُ dahi vâkiʹ olmuştur. Evvele göre هَالِكٌ [hâlik] yaʹnî هَلَاكٌ [helâk] şânından olan nefsin helâk olursa da ve ikinciye göre onun nefs-i هَالِكَةٌ [hâliket]i helâk olursa da o işi işle demek olur. Baʹdehu kelâm-ı mezbûru tevsîʹle عَلَى مَا خَيَّلَتْmevkiʹinde mesel olarak icrâ eylediler ki be-heme hâl demek olur, niteki lisânımızda dahi bu resme taʹbîrler zebân-zededir, meselâ أَفْعَلُ ذَلِكَ إِمَّا هَلَكَتْ هُلُكُ وَإِمَّا هَلَكَتْ هُلُكُهُ demek, “Be-heme hâl ben o işi işlerim” demek olur. Ve ʹani’l-Kisâ΄î أَمَّا هَلَكَةُ هُلَكَ جَعَلَهُ اسْمًا وَأَضَافَ إِلَيْهِ Bundan murâd yine nefstir, هِيَ هَلَكَةُ هُلُكَ sebkindedir. Ve هُلَكُ [hulek] bunda gayr-i münevvendir ki yine gayr-i munsarıftır. Ve هَلَكَةٌ [heleket] hâ’nın fethiyle هَلَاكٌ [helâk] maʹnâsınadır, pes isnâd mübâlagayı mutazammın yâhûd وَقَعَتْfiʹl-i mahzûfunun fâʹili iʹtibâr olunur, ve ʹalâ-kile’l-vecheyn kasîm evvel takdîr olunur. Ve إِمَّا [immâ]-i sâniyede vâv’ın hazfı câ΄izdir; yâhûd yâ zâ΄id olup إِنْvasliyye iʹtibâr ve vâv-ı vasliyye mukadderen irâde olunur, kezâ efâde’ş-şârih. Ve vekaʹa fî Musned Aḩmed b. Ḩanbel fî hadîsi’d-deccâli ve zikri sifatihi fe-kâle: “أَعْوَرُ جَعْدٌ أَزْهَرُ هِجَانٌ أَقْمَرُ فَإِمَّا هَلَكَ الْهُلُكُ فَإِنَّ رَبَّكُمْ لَيْسَ بِأَعْوَرَ” هَكَذَا رُوِيَ بِأَلْ يَعْنِي بِحَرْفِ التَّعْرِيفِ Bu dahi maʹnâ-yı mezbûrda yaʹnî عَلَى كُلِّ حَالٍ mevkiʹinde müstaʹmeldir.

اَلْهُلْكُ [el-hulk] (hâ’nın zammıyla) ve

اَلْهَلَاكُ [el-helâk] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) ve

اَلتُّهْلُوكُ [et-tuhlûk] (tâ’nın zammıyla) ve

اَلْهُلُوكُ [el-hulûk] (سُلُوكٌ [sulûk] vezninde) ve

اَلْمَهْلَكَةُ [el-mehleket] (مَقْعَدَةٌ [maḵʹadet] vezninde) ve

اَلتَّهْلُكَةُ [et-tehluket] (tâ’nın fethi ve lâm’ın harekât-ı selâsıyla) Ölmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَلَكَ الرَّجُلُ وَهَلِكَ هَلْكًا وَهَلَاكًا وَتُهْلُوكًا وَهُلُوكًا وَمَهْلَكَةً وَتَهْلُكَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالثَّالِثِ وَالرَّابِعِ إِذَا مَاتَ

Vankulu Lugatı - الهلك maddesi

اَلْهَلَكُ [el-helek] (fethateynle) Şol nesnedir ki aşağı düşer.

اَلْهَلْكُ [el-helk] (hâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Helâk kılmak, Temîm lügati üzere Ebû ʹUbeyd rivâyetinde; tekûlu: هَلَكَهُ يَهْلِكُهُ هَلْكًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي بِمَعْنَى أَهْلَكَهُ كَمَا يُقَالُ لَيْلٌ غَاضٍ أَيْ مُغِضٍ Ve غَاضِي [ġâḋî] muzlim maʹnâsınadır.

اَلْهُلُكُ [el-huluk] (zammeteynle) Bir lafzdır ki ʹalâ-külli hâl mevziʹinde istiʹmâl olunur; ke-mâ fî-kavlihim: إِفْعَلْ ذَلِكَ إِمَّا هَلَكَتْ هُلُكُ Ve هُلُكُ [huluku] lafzının istiʹmâli menʹ-i sarfıla vârid olmuştur.

اَلْهُلْكُ [el-hulk] (hâ’nın zammı ve lâm’ın sükûnuyla) İsmdir, helâklık maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı