el-himyân ~ اَلْهِمْيَانُ

Kamus-ı Muhit - الهميان maddesi

اَلْهِمْيَانُ [el-himyân] (hâ’nın kesriyle) Uçkura denir, تِكَّتٌ [tikket] maʹnâsına. Ve kuşağa denir, مِنْطَقَةٌ [minṯaḵat] maʹnâsına. Ve dağarcığa denir ki içine zâd u zevâde koyup bele çalarlar; cemʹi هَمَايِينُ [hemâyîn] gelir; yukâlu: هِمْيَانٌ أَعْجَرُ وَهَمَايِينُ عُجْرٌ وَهُوَ كِيسٌ لِلنَّفَقَةِ يُشَدُّ فِي الْوَسَطِ Ve Himyân b. Ḵuḩâfe es-Saʹdî şâʹir-i meşhûrdur ve bunda hâ-i mazmûme ile zebân-zededir yâhûd teslîsi câ΄izdir.

اَلْهَمْيُ [el-hemy] (hâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve

اَلْهُمِيُّ [el-humiyy] (صُلِيٌّ [ṡuliyy] vezninde) ve

اَلْهَمَيَانُ [el-hemeyân] (fetehâtla) Akmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَى الْمَاءُ وَالدَّمْعُ هَمْيًا وَهُمِيًّا وَهَمَيَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا سَالَ Ve göz kendi yaşını sapır sapır dökmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَتِ الْعَيْنُ إِذَا صَبَّتْ دَمْعَهَا Ve hayvânlar otlamağa birden koşup gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَتِ الْمَاشِيَةُ إِذَا نَدَّتْ لِلرَّعْيِ Ve

هَمْيٌ [hemy] Yere düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَمَى الشَّيْءُ إِذَا سَقَطَ

Vankulu Lugatı - الهميان maddesi

اَلْهِمْيَانُ [el-himyân] (hâ’nın kesri ve mîm’in sükûnu ile) Akçe kîsesi; muʹarrebdir.

اَلْهَمَيَانُ [el-hemeyân] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; yukâlu: هَمَا الْمَاءُ وَالدَّمْعُ يَهْمِي هَمْيًا وَهَمَيَانًا إِذَا سَالَ Ve

هَمْيٌ [hemy] Davar otlağa kaçmağa dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı