اَلْهَيْضَلَةُ [el-heyḋalet] (ḋâd-ı muʹceme ile حَيْدَرَةٌ [ḩayderet] vezninde) Orta yaşlı ʹavrete denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ هَيْضَلَةٌ أَيْ نَصَفٌ Ve sütü çok nâkaya denir. Ve yumru gövdeli iri ve uzun ʹavrete denir. Ve kocakarıya ve sâ΄ir hayvâna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ وَأَتَانٌ هَيْضَلَةٌ أَيْ مُسِنَّةٌ Ve silâh-pûş ʹaskere ve cemâʹate denir; yukâlu: جَمَاعَةٌ هَيْضَلَةٌ أَيْ مُتَسَلِّحَةٌ Ve nâsın gırîv ve feryâdlarına denir; tekûlu: سَمِعْتُ هَيْضَلَةَ النَّاسِ أَيْ أَصْوَاتَهُمْ
اَلْهَيْضَلَةُ [el-heyḋalet] (hâ’nın ve ḋâd’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Şol ʹavrettir ki fermûde olup orta yaşlı ola. Ve şol nâkaya dahi derler ki sütü çok ola. Ve
هَيْضَلَةٌ [heyḋalet] Halkın âvâzına dahi derler. Bu zikr olunan Ebû ʹUbeyd’in Ferrâ’dan olan rivâyetidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı