el-vedc ~ اَلْوَدْجُ

Kamus-ı Muhit - الودج maddesi

اَلْوَدْجُ [el-vedc] (vâv’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) Hayvânın وَدَجٌ [vedec] dedikleri zikr olunan damarını kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَجَ الدَّابَّةَ وَدْجًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَعَ وَدَجَهَا Ve ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَدَجَ بَيْنَ الْقَوْمِ إِذَا أَصْلَحَ

اَلْوَدَجُ [el-vedec] (vâv’ın ve dâl’ın fethiyle) Boyunda bir damar adıdır; yukâlu: قَطَعَ وَدَجَهُ وَهُوَ عِرْقٌ فِي الْعُنُقِ Ekser-i usûlün beyânına göre bu damar şâh damarının iki tarafında vâkiʹ iki damardır ki ikisine وَدَجَانِ [vedecân] derler. İbn Ešamp;îr ve Ebu’l-Heyšamp;em boğaz çukurunun iki tarafında iki galîz damardır ki وَرِيدَانِ [verîdân] dahi derler ve onlar cân damarlarıdır diye beyân eylediler ki şâh damarları olacaktır. Ve Miṡbâḩ’ta der ki وَدَجٌ أَخْدَعُ dedikleri damardır ki zâbih onu katʹ eylemekle vücûdda hayât eseri kalmaz. Ve derler ki cesedde bir damar vardır ki inkıtâʹı bâʹis-i memâttır. Ve onun her ʹuzvda bir ismi vardır. Boyunda وَدَجٌ [vedec] ve وَرِيدٌ [verîd] derler ve arkada نِيَاطٌ [niyâṯ] derler ve belin iç yüzünde أَبْهَرٌ [ebher] derler ki yürek ona muttasıldır ve batnda وَتِينٌ [vetîn] derler ve uylukta نَسَأٌ [nese΄] ve ayakta أبْجَلٌ [ebcel] ve kolda أَكْحَلٌ [ekḩal] ve baldırda صَافِنٌ [ṡâfin] derler. Ve Muḵaddimetü’l-Edeb’de أَخْدَعٌ [aḣdaʹ] ile وَرِيدٌ [verîd] reg-i gerdân, yaʹnî boyun damarı ile ve وَدَجَانِ [vedecân] “du reg buved der-du sûy-i verîd”, yaʹnî وَرِيدٌ [verîd]in iki tarafında vâkiʹ iki damar ile müfesserdir. Hülâsa ʹinde’l-ekser وَرِيدٌ [verîd]den başka iki damardır ki ʹinde’l-gazab müntefih olurlar. Ve

وَدَجٌ [vedec] Sebeb ve vesîle maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: فُلاَنٌ وَدَجِيٌّ إِلَى فُلاَنٍ أَيْ سَبَبٌ وَوَسِيلَةٌ إِلَيْهِ

Vankulu Lugatı - الودج maddesi

اَلْوَدْجُ [el-vedc] (vâv’ın fethi ve dâl’ın sükûnuyla) وَدَجٌ [vedec] dedikleri damardan kan almak; yukâlu: “دِجْ دَابَّتَكَ” أَيِ اقْطَعْ وَدَجَهَا ki davarın وَدَجٌ [vedec]in katʹ etmek insândan fasd etmek gibidir. Ve

وَدْجٌ [vedc] Islâh etmek maʹnâsına da gelir; yukâlu: وَدَجْتُ بَيْنَ الْقَوْمِ وَدْجًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ أَصْلَحْتُ

اَلْوَدَجُ [el-vedec] ve

اَلْوِدَاجُ [el-vidâc] (fethateynle evvelde ve vâv’ın kesriyle sânîde) Bir damardır, boyunda.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı