اَلْوَذِيلَةُ [el-vezîlet] (zâl-ı muʹceme ile سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Aynaya denir. Ve cilâ verilmiş gümüş parçasına denir, ʹalâ-kavlin eʹammdır, gerek mücellâ ve gerek gayr-i mücellâ olsun; cemʹi وَذِيلٌ [vežîl] gelir ve وَذَائِلُ [vežâ΄il] gelir; tekûlu: أَقْبَلَ عَلَيَّ بِوَجْهٍ كَالْوَذِيلَةِ وَهِيَ الْمِرْآةُ أَوِ الْقِطْعَةُ مِنَ الْفِضَّةِ الْمَجْلُوَّةِ أَوْ أَعَمُّ Ve hörgüç yağından bir parçaya denir. Kezâlik koyun kuyruğunun yağından bir parçaya denir. Ve şol câriyeye denir ki kıynakları kısa ve kâmet ve endâmı lisân gibi sivri ola; yukâlu: أَمَةٌ وَذِيلَةٌ أَيْ لَسْنَاءُ قَصِيرَةُ الْأَلْيَتَيْنِ Ve kadd ve kâmeti mevzûn cünbüşlü şûh ve şengül kıza denir; yukâlu: جَارِيَةٌ وَذِيلَةٌ أَيْ نَشِيطَةٌ رَشِيقَةٌ
اَلْوَذِيلَةُ [el-vežîlet] (vâv’ın fethi ve žâl-ı muʹcemenin kesri ve meddiyle) Âyine, mir΄ât maʹnâsına, Huželî rivâyeti üzere ki mezbûr bizim lügatimizde zikr olunan maʹnâyadır demiştir. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: وَذِيلَةٌ [vežîlet] gümüş pâresi maʹnâsınadır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı