اَلْوَرْقُ [el-verḵ] (vâv’ın harekât-ı selâsıyla) ve
اَلْوَرِقُ [el-veriḵ] كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْوَرَقُ [el-veraḵ] (جَبَلٌ [cebel] vezninde) Sikkeli akçelere denir, دَرَاهِمُ مَضْرُوبَةٌ maʹnâsına, cemʹi أَوْرَاقٌ [evrâḵ] ve وِرَاقٌ [virâḵ] gelir vâv’ın kesriyle. Şârihin beyânına göre bunlar cinstir, onun için mü΄ellif cemʹ sîgasıyla tefsîr eyledi; müfredleri hâ’yladır.
اَلْوَرَقُ [el-veraḵ] (fethateynle) Ağaç yaprağı ve kitâb kâgıdı.
اَلْوَرِقُ [el-veriḵ] (vâv’ın fethi ve râ’nın kesriyle) Sikke vurulmuş akçe, dirhem-i madrûb maʹnâsına.
اَلْوَرْقُ [el-verḵ] (vâv’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Ağaç yaprağın dermek; tekûlu: وَرَقْتُ الشَّجَرَةَ أَرِقُهَا وَرْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَخَذْتَ وَرَقَهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı