el-verṯat ~ اَلْوَرْطَةُ

Kamus-ı Muhit - الورطة maddesi

اَلْوَرْطَةُ [el-verṯat] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Dübüre ıtlâk olur, إِسْتٌ [ist] maʹnâsına. Ve her çukur yere denir; yukâlu: وَقَعَ فِي وَرْطَةٍ أَيْ مَكَانٍ غَامِضٍ Ve helâk ve mehleke maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَصَابَ وَرْطَةً أَيْ هَلَكَةً Ve mutlakan halâs ve necât bulması saʹb ve düşvâr olan işe ıtlâk olunur; yukâlu: وَقَعَ فِي وَرْطَةٍ لاَ مَخْلَصَ لَهَا أَيْ أَمْرٍ تَعْسُرُ النَّجَاةُ مِنْهُ Ve şol çamurlu batak yere denir ki oraya koyun ve keçi kısmı düştükte halâs olmaya; yukâlu: وَقَعَتِ الْغَنَمُ فِي وَرْطَةٍ أَيْ وَحْلٍ وَرَدَغَةٍ لاَ تَتَخَلَّصُ مِنْهُ Şârihin beyânı üzere asl maʹnâ-yı mevzûʹun-lehi budur. Ve şol oturaklı düz yere ıtlâk olunur ki onda bir semte çıkacak yol olmaya; tekûlu: وَقَعْنَا فِي وَرْطَةٍ وَتَحَيَّرْنَا فِيهَا أَيْ فِي أَرْضٍ مُطْمَئِنَّةٍ لاَ طَرِيقَ فِيهَا Ve kuyuya ıtlâk olunur, بِئْرٌ [bi΄r] maʹnâsına; cemʹi وِرَاطٌ [virâṯ]tır vâv’ın kesriyle.

Vankulu Lugatı - الورطة maddesi

اَلْوَرْطَةُ [el-verṯat] (vâv’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Helâk. Ebû ʹUbeyd eyitti: وَرْطَةٌ [varṯat] Aslında şol düz yerdir ki onda tarîk olmaya.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı