اَلْوَفِيُّ [el-vefiyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) ve
اَلْوَافِي [el-vâfî] Tâm ve firâvân nesneye denir; yukâlu: مَالٌ وَدِرْهَمٌ وَكَيْلٌ وَفِيٌّ وَوَافٍ أَيْ كَثِيرٌ تَامٌّ
اَلْوُفِيُّ [el-vufiyy] (vâv’ın zammıyla صُلِيٌّ [ṡuliyy] vezninde) Bir nesne firâvân ve tâm ve vâfir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَفَى الشَّيْءُ وُفِيًّا إِذَا تَمَّ وَكَثُرَ Ve dirhem miskâla muʹâdil olmak maʹnâsınadır ki tamâm-ı veznde berâber gelmekten ʹibârettir; yukâlu: وَفَى الدِّرْهَمُ الْمِثْقَالَ إِذَا عَدَلَهُ
اَلْوَفِيُّ [el-vefiyy] (vâv’ın fethi ve fâ’nın kesri ve yâ’nın teşdîdiyle) Bi-maʹnâhu.
اَلْوُفِيُّ [el-vufiyy] (vâv’ın zammı ve fâ’nın kesri ve yâ’nın teşdîdiyle فُعُولٌ [fuʹûl] vezni üzere) Bir nesne tamâm olmak ve çoğalmak maʹnâsına dahi derler; yukâlu: وَفَى الشَّيْءُ وُفِيًّا إِذَا تَمَّ وَكَثُرَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı