اَلْوَقَاحُ [el-veḵâḩ] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Salâbetli pek şey΄e denir; yukâlu: حَافِرٌ وَقَاحٌ أَيْ صُلْبٌ Cemʹi وُقْحٌ [vuḵḩ] gelir, vâv’ın zammıyla. Bu maʹnâdandır ki ʹArablar aslâ rükûbdan fâtir olmayıp dayangan olan fârise وَقَاحُ الذَّنَبِ [veḵâḩu’ž-ženeb] ıtlâk ederler ki kuyruğu muhkem demektir; yukâlu: رَجُلٌ وَقَاحُ الذَّنَبِ أَيْ صَبُورٌ عَلَى الرُّكُوبِ
اَلْوَقَاحُ [el-veḵâḩ] (vâv’ın fethi ve ḵâf’ın tahfîfiyle) Muhkem olan nesne; yukâlu: حَافِرٌ وَقَاحٌ Berk tırnak maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı