el-vehem ~ اَلْوَهَمُ

Kamus-ı Muhit - الوهم maddesi

اَلْوَهَمُ [el-vehem] (fethateynle) Hisâbda galat eylemek maʹnâsınadır ki yanlış saymaktır; yukâlu: وَهِمَ فِي الْحِسَابِ وَهَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا غَلِطَ

اَلْوَهْمُ [el-vehm] (سَهْمٌ [seh] vezninde) Hatarât-ı kalbden olan hâtıraya denir ki kalbe şöyle bir iş gelme taʹbîr olunur, ʹalâ-kavlin şekk ve tereddüd olunan nesnenin mercûh tarafına denir ki râcih tarafı yakındır; cemʹi أَوْهَامٌ [evhâm] gelir; yukâlu: فِي قَلْبِهِ وَهْمٌ وَهُوَ مِنْ خَطَرَاتِ الْقَلْبِ أَوْ مَرْجُوحُ طَرَفَيِ الْمُتَرَدَّدِ فِيهِ Ve

وَهْمٌ [vehm] Tarîk-i vâsiʹa denir. Ve iri ve ʹazîmü’l-heykel adama denir. Ve dahâmet ve kuvvet sâhibi olarak râm ve zelûl olan erkek deveye denir. Bunların cemʹi أَوْهَامٌ [evhâm] ve وُهُومٌ [vuhûm] gelir ve وُهُمٌ [vuhum] gelir zammeteynle. Ve

وَهْمٌ [vehm] Masdar olur, kalbe murâdın gayrı ʹârız olan hâtıraya yâhûd meşkûkun taraf-ı mercûhuna sapmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَهَمَ فِي الشَّيْءِ وَهْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ذَهَبَ وَهْمُهُ إِلَيْهِ Hukemânın وَهْمٌ [vehm] ve وَاهِمَةٌ [vâhimet] taʹbîr ettikleri kuvvet-i dimâgiyye bundandır. Ve o havâss tarîklerinden mütemâdî olmayarak mahsûsâtta mevcûd olan maʹânî-i cüz΄iyyeyi idrâk eden kuvvetten ʹibârettir.

Vankulu Lugatı - الوهم maddesi

اَلْوَهَمُ [el-vehem] (fethateynle) Bi-maʹnâhu; tekûlu: وَهِمْتُ فِي الْحِسَابِ أَوْهَمُ وَهَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا غَلِطْتَ فِيهِ وَسَهَوْتَ Ve

وَهْمٌ [vehm] (hâ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi yanlış anlamağa dahi derler; tekûlu: وَهَمْتُ فِي الشَّيْءِ أَهِمُ وَهْمًا ومِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا ذَهَبَ وَهْمُكَ إِلَيْهِ وَأَنْتَ تُرِيدُ غَيْرَهُ Ve

وَهْمٌ [vehm] (hâ’nın sükûnuyla) Fermûde deveye dahi derler ki kullanmış ola.

اَلْوَهْمُ [el-vehm] (vâv’ın fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Hisâbda sehv etmek.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı