الدُّرُوءُ [ed-durû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Yolda olan şukûk ve küsûr ve cürûfa denir ki düz olmayıp câ-be-câ eğri büğrü yarık çukur olmakla bî-muhâbâ yürüyüp gitmeğe mâniʹ olur; yukâlu: طَرِيقٌ ذُو دُرُوءٍ أَيْ ذُو أَخَافِيقَ Burada دُرُوءٌ [durû΄] دَرْءٌ [der΄] kelimesinin cemʹidir ki meyl ve iʹvicâc maʹnâsınadır. Ve
دُرُوءٌ [durû΄] Masdar olur; yıldız berk ve lemeʹân eylemek maʹnâsına; yukâlu: دَرَأَ الْكَوْكَبُ دُرُوءًا إِذَا تَلَأْلَأَ وَتَوَقَّدَ
اَلدُّرُوءُ [ed-durû΄] (zammeteynle) Ansızın çıkmak; yukâlu: دَرَأَ فُلَانٌ دُرُوءًا أَيْ طَلَعَ مُفَاجَأَةً Ve deve bez çıkarmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: دَرَأَ الْبَعِيرُ دُرُوءًا أَيْ أَغَدَّ وَكَانَ مَعَ الْغُدَّةِ وَرَمٌ فِي ظَهْرِهِ Ve
دُرُوءٌ [durû΄] Yıldız yaldıramağa da derler, ʹalâ-mâ se-yecî΄u.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı