faṡlu’l-ḣiṯâb ~ فَصْلُ الْخِطَابِ

Kamus-ı Muhit - فصل الخطاب maddesi

فَصْلُ الْخِطَابِ [faṡlu’l-ḣiṯâb] Kâdî beyyine ile yâhûd yemîn ile hükm eylemekten ʹibârettir ki hitâb-ı fâsıldır; ʹalâ-kavlin hükm ve kazâda fikâhetten ʹibârettir. ʹAlâ-re΄yin kelâmı “ammâ baʹdu” kelimesiyle nutk ve tekellüm eylemekten yaʹnî hamdele ve tasliye ile ibtidâ eyledikten sonra maksûda “أَمَّا بَعْدُ” kelimesiyle şürûʹ eylemekten ʹibârettir; tekûlu: سَمِعْتُ مِنْهُ فَصْلَ الْخِطَابِ وَهُوَ الْحُكْمُ بِالْبَيِّنَةِ أَوِ الْيَمِينِ أَوِ الْفِقْهُ فِي الْقَضَاءِ أَوِ النُّطْقُ بِأَمَّا بَعْدُ Şârih der ki fi’l-asl خِطَابٌ [ḣiṯâb] mufâʹaleden masdardır, مُخَاطَبَةٌ [muḣâṯabet] gibi, bir adama söz söylemek maʹnâsına; yukâlu: خَاطَبَهُ اِذَا كَالَمَهُ Ve baʹzen خِطَابٌ [ḣiṯâb] kelâm maʹnâsına müstaʹmel olur. Burada kelâm maʹnâsınadır. Ve فَصْلٌ [faṡl] فَاصِلٌ [fâṡil] maʹnâsınadır. Ve terkîb-i mezbûr, sıfatın mevsûfa izâfeti bâbından olmakla اَلْخِطَابُ الْفَاصِلُ demektir. Ve ʹinde’l-baʹz فَصْلُ الْخِطَابِ [faṡlu’l-ḣiṯâb] ihtisâr-ı muhill ve işbâʹ-ı mümill şâ΄ibesinden ʹârî hitâb-ı muʹtedilden ʹibârettir, ke-mâ câ΄e fî vasfi kelâmihi ʹaleyhi’s-salâtu ve’s-selâmu: “فَصْلٌ لاَ نَزَرَ وَلاَ هَذَرَ” أَيْ لاَ قَلِيلَ وَلاَ كَثِيرَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı