lime ~ لِمَ

Kamus-ı Muhit - لم maddesi

لِمَ [lime] (lâm’ın kesri ve mîm’in feth üzere binâsıyla) Bir harftir ki onunla bir nesne istifhâm olunur, aslı مَا [mâ]-i istifhâmiyye olup üzerine lâm-ı cârre dâhil ve elifi tahfîf olundu. Ve vakf hâlinde âhirine hâ΄ ilhâkıyla لِمَهْ dahi dersin, pes ondan Türkîde niçin ile taʹbîr olunur; tekûlu: لِمَ ذَهَبْتَ Yaʹnî “Niçin gittin?”

لَمْ [lem] (lâm’ın fethiyle)

Vankulu Lugatı - لم maddesi

لِمَ [lime] (lâm’ın kesri ve mîm’in fethi üzere binâsı ile) Bir harftir ki onunla bir nesne istifhâm olunur. Kâle’l-Cevherî وَلِمَ بِالْكَسْرِ حَرْفٌ يُسْتَفْهَمُ بِهِ تَقُولُ لِمَ ذَهَبَ وَلَكَ أَنْ تُدْخِلَ عَلَيْهِ مَا ثُمَّ تَحْذِفُ مِنْهُ الْأَلِفَ كَذَا فِي اَكْثَرِ نُسَخِ الْجَوْهَرِيِّ وَلَا يَخْفَى غَلَطُهُ وَفِي بَعْضِ النُّسَخِ وَاَصْلُ لَمْ لَامُ الْجَرِّ دَخَلَ عَلَيْهِ مَا وَحُذِفَ مِنْهُ الْأَلِفُ وَهُوَ الصَّوَابُ وَلَكَ فِي تَوْجِيهِ النُّسْخَةِ الْأُولَى إِنَّ الضَّمِيرَ فِي عَلَيْهِ رَاجِعٌ إِلَى حَرْفِ الْمَكْسُورِ الْمُنْفَهِمِ مِنْ قَوْلِهِ بِالْكَسْرِ أَيْ وَلَكَ أَنْ تَعْتَبِرَ دُخُولَ مَا عَلَى حَرْفِ الْجَرِّ وَتَعْتَبِرَ حَذْفَ الْأَلِفِ بَعْدَهُ كَمَا قَالَ اللهُ تَعَالَى ﴿عَفَى اللهُ عَنْكَ لِمَ أَذِنْتَ لَهُمْ﴾ (التوبة، 43) Ve لِمَ üzerine hâ΄-i vakf idhâl edip لِمَهْ [limeh] demek de câ΄izdir.

اَللَّمُّ [el-lemm] (lâm’ın fethi ve mîm’in teşdîdiyle) Bir nesneyi cemʹ edip ıslâh etmek; yukâlu: لَمَّ اللهُ شَعَثَهُ أَيْ أَصْلَحَ وَجَمَعَ مَا تَفَرَّقَ مِنْ أُمُورِهِ ve minhu kavluhum: إِنَّ دَارَكُمْ لَمُومَةٌ أَيْ تَلُمُّ النَّاسَ وَتَجْمَعُهُمْ Ve

لَمٌّ [lemm] Bir nesneyi cemʹ edip almağa dahi derler; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَتَأْكُلُونَ التُّرَاثَ أَكْلًا لَمًّا﴾ (الفجر، 19) أَيْ نَصِيبَهُ وَنَصِيبَ صَاحِبِهِ وَقَالَ أَبُو عُبَيْدَةَ يُقَالُ لَمَمْتُهُ أَجْمَعَ حَتَّى أَتَيْتُ عَلَى آخِرِهِ

لَمْ [lem] (lâm’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Harf-i nefydir, mâzîde olmak üzere; tekûlu: لَمْ يَفْعَلْ ذَلِكَ Yaʹnî zâlike’l-fiʹl ondan zamân-ı mâzîde sâdır olmadı. Ve bu hurûf-ı câzimedendir. Ve harf-i câzime:لَمْ [lem] ve لَمَّا [lemmâ] ve إِنْ [in]-i şartıyye ve لَا [lâ]-i nâhiye ve lâm-ı emr-i gâyibdir. Ve Sîbeveyhi eyitti: kelime-i لَمْ [lem] fiʹl maʹnâsın nefy içindir, zamân-ı mâzîde işlemedi maʹnâsına. Ve لَنْ [len] سَيَفْعَلُ maʹnâsın nefy içindir, zamân-ı müstakbelde aslâ işlemez maʹnâsına. Ve لَا [lâ] يَفْعَلُ فِيمَا يَأْتِي maʹnâsın nefy içindir, zamân-ı müstakbelde işlemez maʹnâsına.Ve مَا [mâ] يَفْعَلُ الْآنَ maʹnâsın nefy içindir, zamân-ı hâlde işlemez maʹnâsına. Ve لَمَّا [lemmâ] قَدْ يَفْعَلُ maʹnâsın nefy içindir, zamân-ı mâzîde elbette işlemedi maʹnâsına. bBir kimse قَدْ مَاتَ فُلَانٌ dese gâh olur onun cevâbında لَمَّا ve لَمْ يَمْتُ derler. Ve لَمَّا [lemmâ]nın aslı لَمْ dir, üzerine مَاذَا dâhil olmuştur. Ve gâh olur لَمَّا [lemmâ] لَمْ [lem] mahallinde istiʹmâl olunur; tekulu: آتِيكَ وَلَمَّا أَصِلْ إِلَيْكَ أَيْ وَلَمْ أَصِلْ إِلَيْكَ Ve gâh olur لَمَّا nın maʹnâsı لَمْ maʹnâsından mütegayyir olup vâkiʹ olanı için ve olmayanı için sebeb ve cevâb vâkiʹ olur; tekûlu: ضَرَبْتُهُ لَمَّا ذَهَبَ وَلَمَّا لَمْ يَذْهَبْ Ve fiʹl لَمَّا [lemmâ]dan sonra merfûʹ olup ʹamelden munkatıʹ olmak câ΄izdir, medhûl-iلَمَّا hazf olunmakla; tekûlu: قَارَبْتُ الْمَكَانَ وَلَمَّا تُرِيدُ وَلَمَّا أَدْخُلُهُ عَلَى تَقْدِيرِ وَلَمَّا تَكُنْ تُرِيدُ وَلَمَّا أَكُنْ أَدْخُلُهُ Ve لَمْ [lem]den sonra inkıtâʹ câ΄iz değildir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı