iṯrâr ~ إِطْرَارٌ

Vankulu Lugatı - إطرار maddesi

اَلْإِطْرَارُ [el-iṯrâr] (hemzenin kesriyle ve ṯâ’nın sükûnuyla) Eli vurup düşürmek; yukâlu: ضَرَبَهُ فَأَطَرَّ يَدَهُ أَيْ قَطَعَهَا وَأَنْدَرَهَا Ve

إِطْرَارٌ [iṯrâr] Nâzlanmağa dahi derler; yukâlu: أَطَرَّ أَيْ أَدَلَّ Ve fi’l-meseli: “أَطِرِّى فَإِنَّكِ نَاعِلَةٌ”İbnu’s-Sikkît eyitti: Bu meselin maʹnâsı “أَطِرِّي فَإِنَّ عَلَيْكِ نَعْلَيْنِ” Ve bu mesel darb olunur mü΄enneste ve müzekkerde ve isneyn ve cemʹde ve lafz-ı te΄nîs üzere vârid olmuştur, zîrâ mesel aslda bir ʹavrete hitâb olunmuştu, pes onun üzerine cârî olmuş kalmıştır. Ve Ebû ʹUbeyd eyitti: Bunun maʹnâsı إِرْكَبِ الْأَمْرَ فَإِنَّكَ قَوِيٌّ عَلَيْهِ demektir ve eyitti: Bunun aslı budur ki bir recül, çobanı olan ʹavreti gördü ki düz yerde davarı raʹy edip sarp yerde terk eder, ona eyitti: “أَطِرِّي” yaʹnî “Derenin طُرَرٌ [ṯurer]in tut ki o derenin etrafıdır, zîrâ senün ayağında naʹlînler vardır.” Ebû ʹUbeyd eyitti: Ben zann ederim ki naʹlînle murâd ayağının derisi kalın olmasıdır. Ve

إِطْرَارٌ [iṯrâr] Bir nesneye kındırmağa dahi derler, Ebû Zeyd rivâyeti üzere.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı