اَلْإِيزَاعُ [el-îzâʹ] (hemzenin kesri ve meddiyle) Bir kimseyi bir nesneye kındırıp igrâ etmek; tekûlu: أَوْزَعْتُهُ بِالشَّيْءِ فَأُوزِعَ بِهِ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ إِذَا أَغْرَيْتَهُ فَغَرِيَ Ve
إِيزَاعٌ [îzâʹ] İlhâm etmeğe dahi derler; tekûlu: إِسْتَوْزَعْتُ اللهَ شُكْرَهُ فَأَوْزَعَنِي إِذَا اسْتَلْهَمْتَهُ فَأَلْهَمَكَ Ve
إِيزَاعٌ [îzâʹ] Nâka tebevvül etmeğe dahi derler. Ve bu hâlet nâkaya erkek aştıkta olur; yukâlu: أَوْزَعَتْ النَّاقَةُ بِبَوْلِهَا إِذَا رَمَتْ بِهِ رَمْيًا وَقَطَّعَتْهُ Ve bu maʹnâyı Cevherî ġayn-ı muʹcemede dahi zikr etmiştir pes ikisi de lügat olmak ihtimâli vardır egerçi sâhib-i Ḵâmûs galata haml etmiştir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı