el-bulûl ~ اَلْبُلُولُ

Kamus-ı Muhit - البلول maddesi

اَلْبُلُولُ [el-bulûl] (وُصُولٌ [vuṡûl] vezninde) Serin rutûbetli yel esmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَلَّتِ الرِّيحُ بُلُولًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا هَبَّتْ بَلِيلًا Ve kurtulmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَلَّ مِنْهُ إِذَا نَجَا Ve hasta sıhhat bulmak maʹnâsınadır, ke-mâ zukire. Ve

بُلُولٌ [bulûl] ʹAyb ve nakîsa maʹnâsına müstaʹmeldir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve bir nesneye ilişip mübtelâ olmak maʹnâsınadır, ke-mâ se-yecî΄u.

Vankulu Lugatı - البلول maddesi

اَلْبُلَّةُ [el-bullet] (bâ’nın zammı ve lâm’ın teşdîdiyle) ve

اَلْبُلَالَةُ [el-bulâlet] (bâ’nın zammı ile) ve

اَلْبُلُولُ [el-bulûl] (zammeteynle ve meddiyle) ve

اَلْبُلُلَةُ [el-bululet] (zammeteynle bilâ-medd) ve

اَلْبُلَلَةُ [el-bulelet] (bâ’nın zammı ve lâm’ın fethiyle) Bunların cümlesi ʹayb ve isâ΄et maʹnâsına gelir; tekûlu: طَوَيْتُ فُلَانًا عَلَى بُلَّتِهِ وَبُلَالَتِهِ وَبُلُولِهِ وَبُلُلَتِهِ وَبُلَلَتِهِ إِذَا احْتَمَلْتَهُ عَلَى مَا فِيهِ مِنَ الْإِسَاءَةِ وَالْعَيْبِ وَدَارَيْتَهُ وَفِيهِ بَقِيَّةٌ مِنَ الْوُدِّ Ve

بُلُلَةٌ [bululet] (zammeteynle) Kırbanın nem-nâklığına dahi derler; tekûlu: طَوَيْتُ السِّقَاءَ عَلَى بُلُلَتِهِ إِذَا طَوَيْتَهُ وَهُوَ نَدٍ Yaʹnî “Kırbayı kucakladım hâlâ ki nem-nâk idi.”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı