el-bekʹ ~ اَلْبَكْعُ

Kamus-ı Muhit - البكع maddesi

اَلْبَكْعُ [el-bekʹ] (bâ’nın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Bir adamın yüzüne karşı bed ve nâ-hoş söz söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَكَعَهُ بَكْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا اسْتَقْبَلَهُ بِمَا يَكْرَهُ Ve kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَكَعَهُ إِذَا قَطَعَهُ Ve tebkît eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَكَعَهُ إِذَا بَكَّتَهُ Ve bir kimsenin vücûdunun şurasına burasına şiddetle peyderpey vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَكَعَهُ إِذَا ضَرَبَهُ ضَرْبًا شَدِيدًا مُتَتَابِعًا فِي مَوَاضِعَ مُتَفَرِّقَةٍ مِنْ جَسَدِهِ Ve bir nesneyi bir adama cümleten vermek maʹnâsınadır; yukâlu: بَكَعَهُ الشَّيْءَ إِذَا أَعْطَاهُ جُمْلَةً Ve gitmek maʹnâsınadır; tekûlu. مَا أَدْرِي أَيْنَ بَكَعَ أَيْ أَيْنَ ذَهَبَ Şârih der ki kabîle-i Temîm, أَيْنَ بَقَعَ mahallinde أَيْنَ بَكَعَ derler, niteki zikr olundu.

Vankulu Lugatı - البكع maddesi

اَلْبَكْعُ [el-bekʹ] Bir kimsenin yüzüne durup yaramaz söz söylemek; yukâlu: بَكَعَهُ بَكْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا اسْتَقْبَلَهُ بِمَا يَكْرَهُ Ve

بَكْعٌ [bekʹ] Bunda mevâziʹ-i müteferrikaya birbiri ardınca muhkem vurmağa dahi derler. Kabîle-i Temîm مَا أَدْرِي أَيْنَ بَكَعَ derler أَيْنَ بَقَعَ diyecek mahalde ki أَيْنَ ذَهَبَ demek olur, nitekim el-ân mürûr etti.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı