اَلسُّدْسُ [es-suds] ve
اَلسُّدُسُ [es-sudus] (zammeteynle) ve
اَلسَّدِيسُ [es-sedîs] (sîn’in fethiyle) Altı hisseden bir hisseye denir ki altıda bir taʹbîr olunur; yukâlu: طَرَحَ سُدْسَهُ وَسُدُسَهُ وَسَدِيسَهُ أَيْ جُزْءًا مِنْ سِتَّةٍ Ve
سَدِيسٌ [sedîs] بَازِلٌ [bâzil]den mukaddem biten dişe denir. Ve بَازِلٌ [bâzil] deve kısmı dokuz yaşına bâlig olunca çıkan dişine denir. Ve
سَدِيسٌ [sedîs] مَكُوكٌ [mekûk] taʹbîr olunan ölçek envâʹından bir nevʹin ismidir. Ve altı yaşına varmış koyuna denir; yukâlu: شَاةٌ سَدِيسٌ إِذَا أَتَتْ عَلَيْهَا السَّنَةُ السَّادِسَةُ Ve tûlü altı zirâʹ olan izâra ve fûtaya denir; yukâlu: إِزَارٌ سَدِيسٌ إِذَا كَانَ طُولُهُ سِتَّةُ أَذْرُعٍ
اَلسَّدِيسُ [es-sedîs] (sîn’in fethi ve dâl’ın kesri ve meddiyle) سُدْسٌ [suds] maʹnâsınadır, nitekim عَشِيرٌ [ʹaşîr] عُشْرٌ [ʹuşr] maʹnâsına gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı