اَلسَّحِيلُ [es-seḩîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Bu dahi yalın kat iplikten dokunmuş beze denir. Ve
سَحِيلٌ [seḩîl] ve
سُحَالٌ [suḩâl] (sîn’in zammıyla) Eşek ve katır kısmı anırmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَحَلَ الْبَغْلُ سَحِيلًا وَسُحَالًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالثَّانِي إِذَا نَهَقَ Ve
سُحَالٌ [suḩâl] Eşek kısmının anırdıktan sonra boğazında tereddüd eden hırıltıya denir.
اَلسَّحِيلُ [es-seḩîl] (sîn’in fethi ve ḩâ’nın kesri ve meddiyle) Şol bezdir ki onun ipliği bir kat ola. Bunu Ebû Naṡr ʹammisi olan Aṡmaʹî’den rivâyet kılmıştır. Ve مُبْرَمٌ [mubrem] mîm’in zammı ile şol beze derler ki ipliği iki bükülmüş ola. Ve مِتْآمٌ [mit΄âm] mîm’in kesriyle şol bezdir ki erşi ve argacı ikişer kat ola. ve buna مُبْرَمٌ [mubrem] ve سَحِيلٌ [seḩîl] demezler. Ve
سَحِيلٌ [seḩîl] Şol ipe dahi derler ki bir kerre bükülmüş ola, terzi ipliğin büktüğü gibi. Ve مُبْرَمٌ [mubrem] şol ipe derler ki iki bükülmüş ipi bir yerer götürüp büküp bir ip edeler. Ve
سَحِيلٌ [seḩîl] Merkebin sînesinde devr eden âvâza dahi derler; yukâlu: سَحَلَ الْحِمَارُ يَسْحِلُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı