es-sedḩ ~ اَلسَّدْحُ

Kamus-ı Muhit - السدح maddesi

اَلسَّدْحُ [es-sedḩ] (مَدْحٌ [medḩ] vezninde) Bir nesneyi yer üzere yatırıp ve yayıp uzatmak maʹnâsınadır, hayvânı boğazlamağa yatırmak gibi; yukâlu: سَدَحَ الشَّيْءَ سَدْحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ذَبَحَهُ وَبَسَطَهُ عَلَى اْلأَرْضِ Ve bir nesneyi yanı üzere yatırmak maʹnâsınadır, dolu kırbayı yatırmak gibi; yukâlu: سَدَحَ الشَّيْءَ إِذَا أَضْجَعَهُ Ve bir kimseyi yüzü üzere yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَهُ إِذَا صَرَعَهُ عَلَى الْوَجْهِ Ve sırtı üzere yere bırakmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَهُ إِذَا أَلْقَاهُ عَلَى الظَّهْرِ Ve deveyi çökürmek maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَ الْبَعِيرَ إِذَا أَنَاخَهُ Ve bir mahalde ikâmet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَ بِالْمَكَانِ إِذَا أَقَامَ Ve meşki doldurmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَ الْقِرْبَةَ إِذَا مَلَأَهَا Ve katl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَ فُلاَنًا إِذَا قَتَلَهُ Ve hatun zevcinden ragbet ve iʹtibâr bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا حَظِيَتْ مِنْ زَوْجِهَا Ve hatunun evlâdı kesîr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: سَدَحَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا كَثُرَتْ وَلَدُهَا

Vankulu Lugatı - السدح maddesi

اَلسَّدْحُ [es-sedḩ] (sîn’in fethiyle) Yüz üzerine bırakmak yâhûd arka üzerine bırakmak, bir haysiyyetle ki oturur olmaya ve yanı üzerine düşmüş olmaya; tekûlu: سَدَحَهُ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı