el-ġayṯalet ~ اَلْغَيْطَلَةُ

Kamus-ı Muhit - الغيطلة maddesi

اَلْغَيْطَلَةُ [el-ġayṯalet] (ġayn’ın fethiyle) غَيْطُولٌ [ġayṯûl] ile iki maʹnâ-yı ahîrde mürâdiftir. Ve emn ve âsâyişle olan ekl ve şürb ve ferah ve sürûra denir; yukâlu: هُوَ فِي غَيْطَلَةٍ أَيْ أَكْلٍ وَشُرْبٍ وَفَرَحٍ بِالْأَمْنِ Ve gözü uyku basmağa denir; tekûlu: أَخَذَتْنِي الْغَيْطَلَةُ أَيْ غَلَبَةُ النُّعَاسِ Ve غَيْطَلَةُ اللَّيْلُ [ġayṯalatu’l-leyl] gece karanlığı çökmekten ʹibarettir; yukâlu: إِعْتَكَرَتْ غَيْطَلَةُ اللَّيْلِ أَيْ الْتِجَاجُ سَوَادِهِ Ve mâl-ı مُطْغِي [muṯġî]ye denir. Şârih der ki مُطْغِى [muṯġî] kelimesi إِطْغَاءٌ [iṯġâ΄]dan ism-i fâʹildir ki tugyân ettirici yaʹnî sâhibine bâʹis-i baṯar u tugyân olan mâl demektir. Burada merâm bu değildir, belki طَغَى mâddesinden me΄hûzdur ki sığır makûlesinin bağırmasına denmekle mâl-ı مُطْغِي [muṯġî] öküz ve câmûs makûlesi bağırıcı mâl demek olur ve bu İmâm Ferrâ΄ merhûmdan menkûldür. Ve

غَيْطَلَةٌ [ġayṯalet] Naʹîm-i dünyâya ıtlâk olunur; yukâlu: لَهُ غَيْطَلَةٌ أَيِ الْمَالُ الْمُطْغِي

Vankulu Lugatı - الغيطلة maddesi

اَلْغَيْطَلَةُ [el-ġayṯalet] (vezn-i mezbûr üzere) Vâhidi, zikr olunan ağaçlardan biri maʹnâsına. Ve

غَيْطَلَةٌ [ġayṯalet] Şol âhûya ve şol ineğe derler ki sütlü ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı