el-fâšûr ~ اَلْفَاثُورُ

Kamus-ı Muhit - الفاثور maddesi

اَلْفَاثُورُ [el-fâšamp;ûr] (šamp;â-yı müsellese ile كَافُورٌ [kâfûr] vezninde) Leğen taʹbîr olunan kaba denir, taşt maʹnâsına. ʹAlâ-kavlin طَشْتَخَانٌ [ṯaşteḣân] ismidir ki taʹâm tepsisi olacaktır, sîni dahi denir. طَشْتَخَانٌ [ṯaşteḣân], teşt-hân-ı Fârisî muʹarrebidir yâhûd şol tepsiye denir ki ak mermerden yâ gümüşten yâ altından dizilmiş ola. Mü΄ellif bununla işbu hadîse telmîh eylemiştir: Kâle fi’n-Nihâye: وَفِي حَدِيثِ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ ḣوَتَكُونُ الْأَرْضُ كَفَاثُورِ الْفِضَّةِḢ Ve

فَاثُورٌ [fâšamp;ûr] نَاجُودٌ [nâcûd] mürâdifidir ki mutlak şarâb vazʹ olunan kap olacaktır. Ve بَاطِيَةٌ [bâṯiyet]e denir ki zarf-ı maʹhûddur. Ve

فَاثُورٌ [Fâšamp;ûr] Bir mevziʹ adıdır. Ve serhadlerde olan gözcü ʹaskere ve derbend bekçilerine denir ki harâmî makûlesi düşman zuhûr eyledikte tard ve defʹleri zımnında enselerinden sürüp giderler. Ve câsûsa denir. Ve pâye ve menzilet ve mertebe maʹnâsınadır. Ve döşemeye denir, بِسَاطٌ [bisâṯ] maʹnâsına. Şârih der ki نَشَاطٌ nüshası galattır; fe-li-hâzâ yekûlûne: هُمْ عَلَى فَاثُورٍ وَاحِدٍ كَأَنَّهُمْ يَعْنُونَ عَلَى بِسَاطٍ وَاحِدٍ Ve

فَاثُورٌ [fâšamp;ûr] Göğse denir, sadr maʹnâsına. Ve ağaçtan dizilmiş çanağa ve kavataya denir.

Vankulu Lugatı - الفاثور maddesi

اَلْفَاثُورُ [el-fâšamp;ûr] (كَافُور [kâfûr] vezni üzere) Şol ḣivândır ki yaʹnî büyük tabaktır ki ak mermerden ederler ve mermere şebîh olan nesneden ederler, çini gibi, meselâ; yukâlu: هُمْ عَلَى فَاثُورٍ وَاحِدٍ أَيْ عَلَى مَائِدَةٍ وَاحِدَةٍ Ve

فَاثُورٌ [Fâšamp;ûr] Bir mevziʹin ismi dahi gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı