el-mekâdet ~ اَلْمَكَادَةُ

Vankulu Lugatı - المكادة maddesi

اَلْمَكَادَةُ [el-mekâdet] (mîm’in fethiyle kezâlik) Karîb olmak; yukâlu: كَادَ يَفْعَلُ كَذَا مَكَادَةً أَيْ قَارَبَ وَلَمْ يَفْعَلْ Ve Sîbeveyhi baʹzı ʹArabdan كُدْتُ أَفْعَلُ كَذَا rivâyet etti kâf’ın zammıyla ve Sîbeveyhi eyitti: Ebu’l-Ḣaṯṯâb haber verip eyitti: ʹArabdan bir tâ΄ife كِيدَ زَيْدٌ يَفْعَلُ كَذَا ve مَا زِيلَ يَفْعَلُ كَذَا derler, كَادَ ve زَالَ demeği murâd edini, harf-i kâf’a فَعَلَ [faʹale]de yaʹnî mâzî-i gâyibde kesr nakl edip nitekim فَعَلْتُ de yaʹnî sîga-i tekellümde sâ΄irler nakl edip كِدْتُ derler. Ve Aṡmaʹî eyitti: ʹArabdan baʹzı kimseyi işittim ki derdi: لَا أَفْعَلُ ذَاكَ وَلَا كَوْدًا Pes bu nakl üzere vâvî olur. Ve gâh olur ki عَسَى kelimesine teşbîh edip أَنْ dâhil kılarlar; yekûlûne: كَادَ زَيْدٌ أَنْ يَفْعَلَ كَذَا Ve gâh olur dilemek maʹnâsına dahi gelir; ve minhu kavluhum: عَرَفَ فُلَانٌ مَا يَكَادُ مِنْهُ أَيْ مَا يُرَادُ مِنْهُ يُقَالُ لَا مَهَمَّةَ لِي وَلَا مَكَادَةَ أَيْ لَا أَهُمُّ وَلَا أَكَادُ وَتَقُولُ لِمَنْ يَطْلُبُ مِنْكَ الشَّيْءَ فَلَا تُرِيدُ إِعْطَاءَهُ لَا وَلَا مَكَادَةَ Ve كَادَ bir şey΄in karîb olması için vazʹ olunmuştur gerek işlensin gerek işlenmesin; pes fiʹl mücerred ʹani’n-nefy fiʹlin ʹadem-i vukûʹuna delâlet eder ve fiʹl-i makrûn bi’n-nefy fiʹlin vukûʹuna delâlet eder. Baʹzılar eyitti: Bârî taʹâlânın ﴿أَكَادُ أُخْفِيهَا﴾ (طه 15) dediği kavlinde أُرِيدُ أُخْفِيهَا murâddır, nitekim أُرِيدُ [urîdu] أَكَادُ [ekâdu] mevziʹine vazʹ olunmak câ΄izdir; ve kâlallâhu taʹâlâ: ﴿جِدَارًا يُرِيدُ أَنْ يَنْقَضَّ﴾ (الكهف 77) أَيْ يَكَادُ أَنْ يَنْقَضَّ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı