اَلنَّوَاهِلُ [en-nevâhil] ve
اَلنِّهَالُ [en-nihâl] (جِيَاعٌ [ciyâʹ] vezninde) ve
اَلنَّهَلُ [en-nehel] (خَدَمٌ [ḣadem] vezninde) ve
اَلنُّهُولُ [en-nuhûl] (فُضُولٌ [fuḋûl] vezninde) ve
اَلنَّهَلَةُ [en-nehelet] (عَمَلَةٌ [ʹamelet] vezninde) ve
اَلنَّهْلَى [en-nehlâ] (سَكْرَى [sekrâ] vezninde) نَاهِلٌ [nâhil]in cemʹleridir ki ibtidâ-yı emrden su içen develere denir.
اَلنِّهَالُ [en-nihâl] (nûn’un kesriyle) نَهَلٌ [nehel]in cemʹi, zikr olunan maʹnâya جَبَلٌ [cebel] ile جِبَالٌ [cibâl] gibi. Ve
نَهَلٌ [nehel] Şürb-i evvele dahi derler; yukâlu: نَهِلَ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَرَدَ الْمَاءَ بِنَفْسِهِ Zîrâ deve evvel suvarışında suyu içip yatağına gelir, ikinci mertebede suvarıldıkta merʹâya redd olunur ve bu defʹa suvarılmağa عَلَلٌ [ʹalel] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı