اَلثُّمْلَةُ [ešamp;-šamp;umlet] (šamp;â’nın zammı ve fethiyle) ve
اَلثَّمِيلَةُ [ešamp;-šamp;emîlet] (سَفِينَةٌ [sefînet] vezninde) Kap içre olan şol dâne ve galleye ve kavuta ve hurmâya denir ki kabın nısfı kadar yâ nısfından eksikçe ola yâhûd nısfından ziyâdece ola; ثَمْلَةٌ [šamp;emlet]in cemʹi ثُمَلٌ [šamp;umel] gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde ve ثَمَائِلُ [šamp;emâ΄il] gelir. Ve
ثُمْلَةٌ [šamp;umlet] ve
ثَمِيلَةٌ [šamp;emîlet] Havuzun yâ kırbanın dibinde kalan cüz΄îce su bakiyyesine denir. Ve eşme taʹbîr olunan kuyunun dibinden çıkan çamura denir. Ve deveye katran yâ kırbaya yağ sürdükleri yün ve yapağı parçasına denir. Ve
ثُمْلَةٌ [šamp;umlet] Rüşd ve hazm ve fetânet eserine ıtlâk olunur, ثُمْلٌ [šamp;uml] gibi ke-mâ se-yuzkeru.
اَلثَّمِيلُ [ešamp;-šamp;emîl] (kezâlik šamp;â’nın fethi ve mîm’in kesri ve meddiyle) Cemʹi, bâkî kalan sular maʹnâsına. Ve
ثَمِيلَةٌ [šamp;emîlet] Davarın karnında yeminden ve suyundan bâkî kalan nesneye dahi derler. Ve her bakiyeye ثَمِيلَةٌ [šamp;emîlet] derler. Ve Yûnus eyitti: مَا ثَمَلْتُ شَرَابِي بِشَيْءٍ مِنْ طَعَامٍ derler. Ve bunun maʹnâsı “Şürb etmezden evvel taʹâm yemedim” demektir, pes taʹâmdan evvel içilene ثَمِيلَةٌ [šamp;emîlet] derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı