اَلْعَبَاقِيَةُ [el-ʹabâḵiyet] (ثَمَانِيَةٌ [šamp;emâniyet] vezninde) Masdardır ki zikr olundu. Ve mekkâr ve hudʹa-kâr âfet ve ʹayyâr kimseye ıtlâk olunur, mekr ve şerri nâsa bulaşıp kaldığı tasavvuruna mebnîdir; yukâlu: فُلاَنٌ عَبَاقِيَةٌ أَيْ مَكَّارٌ دَاهِيَةٌ Ve şol yara eserine denir ki çehrenin görünen yerinde kalmış ola. Ve
عَبَاقِيَةٌ [ʹabâḵiyet] Çalı cinsinden bir ağacın ismidir. Ve pek tarrâr ve ʹayyâr uğruya denir; yukâlu: لِصٌّ عَبَاقِيَةٌ أَيْ خَارِبٌ
اَلْعَبَاقِيَةُ [el-ʹabâḵiyet] (ʹayn’ın fethiyle ثَمَانِيَةٌ [šamp;emâniyet] vezni üzere) Bi-maʹnâhu; yukâlu: عَبِقَ عَبَاقِيَةً أَيْضًا Ve
عَبَاقِيَةٌ [ʹabâḵiyet] Dâhiyeye dahi derler, âfet maʹnâsına. Ve
عَبَاقِيَةٌ [ʹabâḵiyet] Kezâlik şol yara eserine derler ki yüzde bâkî kalır; yukâlu: بِهِ شَيْءٌ عَبَاقِيَةٌ إِذَا بَقِيَ أَثَرُ جِرَاحَةٍ فِي حُرِّ وَجْهِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı