ʹaṯal ~ عَطَلٌ

Kamus-ı Muhit - عطل maddesi

اَلْعَطَلُ [el-ʹaṯal] (fethateynle) ve

اَلْعُطُولُ [el-ʹuṯûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Hatun düzgünden ve pîrâyeden hâlî olmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَطِلَتِ الْمَرْأَةُ عَطَلًا وَعُطُولًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَمْ يَكُنْ عَلَيْهَا حَلْيٌ Ve

عَطَلٌ [ʹaṯal] (fethateynle) Boyuna ıtlâk olunur, libâstan ḣalevî olduğu için; yukâlu: إِنَّهَا لَحَسَنَةُ الْعَطَلِ أَيِ الْعُنُقِ Ve bir adamın gövdesi büyük olmak maʹnâsına müstaʹmeldir, her libâs uymadığından kezâlik sürʹatle iş güç göremez olduğundan istiʹmâl olundu; yukâlu: عَطِلَ الرَّجُلُ عَطَلًا مِنَ الْبَابِ الْمَزْبُورِ إِذَا عَظُمَ بَدَنُهُ Ve bir kimse mâldan yâhûd edebden ʹârî ve bî-behre olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: عَطِلَ الرَّجُلُ مِنَ الْمَالِ وَالْأَدَبِ إِذَا خَلَا [Ve] والْأَدَب kavlinde vâv أَوْ maʹnâsınadır. Ve

عَطَلٌ [ʹaṯal] Şahs ve heykele ıtlâk olunur; cemʹi أَعْطَالٌ [aʹṯâl]dir.

اَلْعَاطِلُ [el-ʹâṯil] ve

اَلْعُطُلُ [el-ʹuṯul] (zammeteynle) عَطَلٌ [ʹaṯal]den ism-i fâʹildir, pîrâyeden hâlî hatuna denir. عَاطِلٌ [ʹâṯil]in cemʹi عَوَاطِلُ [ʹavâṯil]dir ve عُطَّلٌ [ʹuṯṯal]dir, رُكَّعٌ [rukkaʹ] vezninde ve عُطُلٌ [ʹuṯul]ün cemʹi أَعْطَالٌ [aʹṯâl]dir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ عَاطِلٌ وَعُطُلٌ أَيْ خَالِيَةٌ مِنَ الْحَلْيِ Ve

عُطُلٌ [ʹuṯul] (zammeteynle) Kılâdesi ve yuları olmayan boş ata ve deveye denir. Ve damgasız deveye denir. Ve silâhsız adama denir; cemʹi أَعْطَالٌ [aʹṯâl]dir. Ve mâl ve edebden bî-behre adama denir.

Vankulu Lugatı - عطل maddesi

اَلْعَطَلُ [el-ʹaṯal] (fethateynle) Şahs maʹnâsınadır, yaʹnî eser maʹnâsınadır, طَلَلٌ [ṯalel] gibi ki طَلَلٌ [ṯalel] eser-i dârdan müşahhas olan nesneye derler; yukâlu: مَا أَحْسَنَ عَطَلَهُ إِذَا اسْتَحْسَنَ شَطَاطُهُ وَتَمَامُهُ Ve شَطَاطٌ [şeṯât] tûla ve iʹtidâl-ı kâmete derler. Ve

عَطَلٌ [ʹaṯal] Hurmâ salkımının çöpü. Ve

عَطَلٌ [ʹaṯal] ʹAvretin boynu kılâdeden hâlî olmağa dahi derler; yukâlu: عَطِلَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا خَلَا جِيدُهَا مِنَ الْقَلَائِدِ Ve gâh olur bir nesneden hâlî olmağa dahi عَطَلٌ [ʹaṯal] derler, egerçi asl vazʹı ârâyişten hâlî olmaktır; yukâlu: عَطِلَ الرَّجُلُ مِنَ الْمَالِ وَالْأَدَبِ

اَلْمِعْطَالُ [el-miʹṯâl] (mîm’in kesri ve ʹayn’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu kezâlik. Ve

عُطُلٌ [ʹuṯul] Mâldan ve edebden hâlî olan kimseye dahi derler; yukâlu: هُوَ عُطُلٌ مِثْلُ عُسُرٍ Ve

عُطُلٌ [ʹuṯul] Kirişsiz yaya dahi derler; yukâlu: قَوْسٌ عُطُلٌ إِذَا لَمْ يَكُنْ عَلَيْهَا وَتَرٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı