اَللَّأْمُ [el-le΄m] (lâm’ın fethiyle) Bir adamı lü΄m ve hıssete nisbet eylemek maʹnâsınadır ki filân le΄îmdir demekten ʹibârettir; yukâlu: لَأَمَهُ لَأْمًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا نَسَبَهُ إِلَى اللُّؤْمِ Ve oka لُؤَامٌ [lu΄âm] dedikleri yelek geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: لَأَمَ السَّهْمَ إِذَا جَعَلَ عَلَيْهِ رِيشًا لُؤَامًا Ve ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: لَأَمَ فُلَانًا إِذَا أَصْلَحَهُ Ve
لَأْمٌ [le΄m] Şahs ve kâlıba denir. Ve bir recül ismidir. Ve لُؤَامٌ [lu΄âm] dedikleri yelek geçirilmiş oka denir.
اَللُّؤَمُ [el-lu΄em] (lâm’ın zammı ve hemzenin fethiyle, müfred sîgası üzere, نُغَرٌ [nuġar] gibi) Kezâlik cemʹi ʹalâ-hilâfi’l-kıyâs, gûyâ ki لُؤْمَةٌ [lu΄met] kelimesinin cemʹidir. Ve نُغَرٌ [nuġar] nûn’un zammı ve ġayn-ı muʹcemenin fethi ve râ΄-i mühmele ile serçe misâlinde bir cins kuştur. Ve
لُأَمٌ [le΄m] Oka iyi yelek vazʹ etmeğe dahi derler; tekûlu: لَأَمْتُ السَّهْمَ لَأْمًا Ve
لَأْمٌ [le΄m] Şol oka derler ki onun üzerinde لُؤَامٌ [lu΄âm] yeleği ola. Ve لُؤَامٌ [lu΄âm] yeleğinin tefsîri gelir inşâallâhu taʹâlâ. Ve
لَأْمٌ [le΄m] Yarayı bağlamayıp onultmağa dahi derler; tekûlu: لَأَمْتُ الْجُرْحَ وَالصَّدْعَ إِذَا شَدَدْتَهُ فَالْتَأَمَ Ve
لَأْمٌ [le΄m] Müctemiʹ maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: شَيْءٌ لَأْمٌ أَيْ مُجْتَمِعٌ مُلْتَئِمٌ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı