اَلْمُسْنَدُ [el-musned] (مُكْرَمٌ [mukrem] vezninde) Kâ΄iline isnâd olunan kelâm ve habere denir; yukâlu: حَدِيثٌ مُسْنَدٌ أَيْ مَرْفُوعٌ إِلَى قَائِلِهِ Cemʹi مَسَانِدُ [mesânid] gelir. Ve İmâm Şâfiʹî’den مَسَانِيدُ [mesânid] geldiği mervîdir. Ve
مُسْنَدٌ [musned] Dehr ve zamâna ıtlâk olunur, her şey΄ ona isnâd olunduğu için. Ve دَعِيٌّ [daʹiyy] maʹnâsınadır ki burada nesebi müttehem yaʹnî harâm-zâde demektir. Ve
مُسْنَدٌ [musned] Ḩimyer kabîlesine mahsûs bir nevʹ yazıya denir; tekûlu: رَأَيْتُ مَكْتُوبًا بِالْمُسْنَدِ كَذَا وَهُوَ خَطُّ حِمْيَرَ Ve
مُسْنَدٌ [Musned] bir dağın ismidir.
اَلْمُسْنَدُ [el-musned] (mîm’in zammı ve nûn’un fethiyle) Rûzgâr-ı dehr maʹnâsına. Ve oğul edilen kimseye dahi derler. Ve
مُسْنَدٌ [musned] Ḩimyer tâ΄ifesinin hattına dahi derler, bizim hattımıza muhâliftir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı