اَلْوَصْيُ [el-vaṡy] (vâv’ın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Bir kimse ʹâlî-kadr iken pest-pâye olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَصَى الرَّجُلُ يَصِي وَصْيًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا خَسَّ بَعْدَ رِفْعَةٍ Ve hafîfü’t-tabʹ iken ağırlanıp vakâr ve temkîn sâhibi olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَصَى الرَّجُلُ إِذَا اتَّزَنَ بَعْدَ خِفَّةٍ Ve bir nesne şey΄-i âhere muttasıl olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَصَى الشَّيْءُ بِهِ إِذَا اتَّصَلَ بِهِ Ve bir nesneyi şey΄-i âhere vasl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَصَى الشَّيْءَ بِهِ إِذَا وَصَلَهُ بِهِ Ve
وَصْيٌ [vaṡy] ve
وُصِيٌّ [vuṡiyy] صُلِيٌّ [ṡuliyy] vezninde ve
وَصَاءٌ [veṡâ΄] ve
وَصَاءَةٌ [veṡâ΄et] (vâv’ların fethiyle) Yerin otları birbirine bitişik olmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَصَتِ الْأَرْضُ وَصْيًا وَوُصِيًّا وَوَصَاءً وَوَصَاءَةً إِذَا اتَّصَلَ نَبَاتُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı