aʹḋeb ~ أَعْضَبُ

Kamus-ı Muhit - أعضب maddesi

اَلْعَضْبَاءُ [el-ʹaḋbâ΄] (حَمْرَاءُ [ḩamrâ΄] vezninde) Kulağı yarık nâkaya ıtlâk olunur; yukâlu: نَاقَةٌ عَضْبَاءُ أَيِ الْمَشْقُوقَةُ اْلأُذُنِ Ve at kısmından rubʹdan ziyâdesi maktûʹ olan kulağa denir. Ve

عَضْبَاءُ [ʹAḋbâ΄] Resûl-i ekrem sallallâhu ʹaleyhi ve sellem hazretlerinin nâka-i enîkaları ismidir. Gerçi kulağı meşkûk değil idi, belki necîbe ve kerîme olup kılıç gibi keskin olduğundan ıtlâk olunmuştur. Ve şol dişi koyuna denir ki karn-ı dâhili yaʹnî boynuzunun içinde olan مُشَاشٌ [muşâş] dedikleri kıtırdak gibi yumuşak kemiği meksûr ola ki kesr ona bâlig olmuş olur. Pes hemân hârici meksûr olana عَضْبَاءُ [ʹaḋbâ΄] ıtlâk olunmaz. Müzekkerinde أَعْضَبُ [aʹḋeb] denir; yukâlu: شَاةٌ عَضْبَاءُ وَكَبْشٌ أَعْضَبُ أَيْ بَيِّنُ الْعَضْبِ Bunların masdarı عَضَبٌ [ʹaḋab]dır, fethateynle; yukâlu: عَضِبَ الْكَبْشُ عَضَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا صَارَ أَعْضَبَ Ve

أَعْضَبُ [aʹḋeb] Nâsır ve meded-kârı olmayan bîkes kimseye ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ أَعْضَبُ أَيْ لاَ نَاصِرَ لَهُ Ve elleri kısa olan insân ve hayvâna ıtlâk olunur. Ve birâderi vefât eden ʹalâ-kavlin birâderi ve katʹâ akribâsı olmayan mütevahhid kişiye ıtlâk olunur. Ve أَعْضَبُ [aʹḋeb] fenn-i ʹarûzda عَضْبٌ [ʹaḋb] zihâfı cârî olan cüz΄e denir. Ve

عَضْبٌ [ʹaḋb] Bahr-i vâfirin ʹarûzu olan mutefâʹilun cüz΄ü baʹde’l-harm mufteʹilun veznine redd olunmak yaʹnî mutefâʹilun cüz΄ünün ibtidâ-yı vetid mecmûʹu olan mîm iskât olunduktan sonra fâʹilâtün kalmakla mufteʹilun veznine red ve nakl olunmaktan ʹibârettir. Bir boynuzu münkesir olan koyuna teşbîh olunmuştur.

Vankulu Lugatı - أعضب maddesi

اَلْأَعْضَبُ [el-aʹḋab] (hemzenin fethi ve ḋâd’ın fethiyle) Şol koyundur ki boynuzu âşikâre ufanmış ola. Ve ricâlden أَعْضَبُ [aʹḋab] şol kimseye derler ki onun yardımcısı olmaya, bî-muʹîn maʹnâsına. Ve

أَعْضَبُ [aʹḋab] Istılâh-ı ʹarûzda mufâʹaletun meczûm olup mufteʹilun olmaktır, bahr-i vâfirde.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı