اَلْأَعْنَانُ [el-aʹnân] (hemze-i meftûha ile) Ağaçların uçlarına denir; yukâlu: أَعْنَانُ الشَّجَرِ أَيْ أَطْرَافُهَا Ve
أَعْنَانُ الشَّيَاطِينِ [aʹnânu’ş-şeyâṯîn] Şeytânların tıbâʹ ve ahlâklarından ʹibârettir; yukâlu: فِيهِمْ أَعْنَانُ الشَّيَاطِينِ أَيْ أَخْلَاقُهَا Mütercim der ki Nihâye’de bu ʹibâre ile mersûmdur: وَفِي الْحَدِيثِ سُئِلَ عَنِ الْإِبِلِ فَقَالَ “أَعْنَانُ الشَّيَاطِينِ” اَلْأَعْيَانُ اَلنَّوَاحِي كَأَنَّهُ قَالَ إِنَّهَا لِكَثْرَةِ آفَاتِهَا كَأَنَّهَا مِنْ نَوَاحِي الشَّيَاطِينِ فِي أَخْلَاقِهَا وَطَبَائِعِهَا Pes nevâhî maʹnâsından olur. Ve
أَعْنَانُ السَّمَاءِ [aʹnânu’s-semâ΄] Nevâhî ve âfâk ve etrâf-ı âsumândan ʹibârettir; yukâlu: أَعْنَانُ السَّمَاءِ أَيْ نَوَاحِيهَا Bunların cemʹi عَنَنٌ [ʹanen]dir fethateynle. Ve
عِنَانُ السَّمَاءِ [ʹinânu’s-semâ΄] (ʹayn’ın kesriyle) Feleğe nazar ettikte nâzıra zâhir ve mer΄î olan yerine denir; yukâlu: بَلَغَ عِنَانَ السَّمَاءِ وَهُوَ مَا بَدَا لَكَ مِنْهَا إِذَا نَظَرْتَهَا Ve
عَنَانُ الدَّارِ [ʹanânu’d-dâr] Hânenin bir cânibine denir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı