ummetu’ṯ-ṯarîk ~ أُمَّةُ الطَّرِيقِ

Kamus-ı Muhit - أمة الطريق maddesi

اَلْأُمَّةُ [el-ummet] (hemzenin zammıyla) Envâʹ-ı hayrı câmiʹ olan adama denir, cemâʹat-i kesîre makâmındadır. Kâle’ş-şârih ve bihi fussire kavluhu taʹâlâ: ﴿إِنَّ إِبْرهِيمَ كَانَ أُمَّةً﴾ اَلْآيَةُ، وَهُوَ الرَّجُلُ الْجَامِعُ لِلْخَيْرِ Ve imâm ve muktedâya denir; yukâlu: هُوَ أُمَّتُهُمْ أَيْ إِمَامُهُمْ Ve kendilere peygamber gönderilen cemâʹate denir, gerek îmân eylesinler ki ümmet-i icâbet ıtlâk olunur gerek îmân eylemesinler ki ümmet-i daʹvet ıtlâk olunur. Ve her kabîleden bir tâ΄ife ve cemâʹate denir. Ve her hayvân cinsine denir. Kâle’ş-şârih ve fi’l-hadîsi: “لَوْلَا إِنَّ الْكِلَابَ أُمَّةٌ مِنَ الْأُمَمِ لَأَمَرْتُ بِقَتْلِهَا” Ve şol adama denir ki sâ΄ir edyâna muhâlif dîn-i hakk üzere ola. Ve vakt ve hîn maʹnâsınadır. Ve kadd ü kâmet maʹnâsınadır. Ve yüze denir, vech maʹnâsına. Ve ferah ve neşât maʹnâsınadır. Ve taʹât ve inkıyâd maʹnâsınadır. Ve âlim ve dânâya denir; yukâlu: هُوَ أُمَّةٌ أَيْ عَالِمٌ Ve

أُمَّةُ الْوَجْهِ [ummetu’l-vech] Yüzün büyük ve dolgun yerine ıtlâk olunur ki hüsn ü cemâl ʹalâmetinin mahallidir. Ve

أُمَّةُ الطَّرِيقِ [ummetu’ṯ-ṯarîk] Kezâlik yolun ulu yerine ıtlâk olunur; yukâlu: ذَهَبُوا مِنْ أُمَّةِ الطَّرِيقِ أَيْ مُعْظَمِهِ Ve

أُمَّةُ الرَّجُلِ [ummetu’r-recul] Bir adamın kavm ve cemâʹatine ıtlâk olunur. Ve

أُمَّةُ اللهِ [ummetullâh] Hazret-i Ḣâlik-i lâ-yezâlin mahlûkundan ʹibârettir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı