ummu’l-kavm ~ أُمُّ الْقَوْمِ

Kamus-ı Muhit - أم القوم maddesi

Pes bunda dört lügat olur. أُمٌّ [umm] ki hemzenin zammıyladır ve إِمٌّ [imm]dir, hemzenin kesriyle ve أُمَّةٌ [ummet]tir hâ’yla ve أُمَّهَةٌ [ummehet]tir iki hâ’yla. Şârih der ki ehl-i tahkîk kavli üzere أُمَّةٌ [ummet] ve أُمَّهَةٌ [ummehet] lügat-ı mahsûsalardır. أُمٌّ [umm] lafzının aslı kezâlik أُمَّهَةٌ [ummehet]tir, hâ΄ mezîd değildir. İntehâ. Ve أُمٌّ [umm] lafzını أَبٌ [eb] kelimesine taglîb edip هُمَا أُمَّاكَ derler هُمَا أَبَوَاكَ maʹnâsına. Ve ʹinde’l-baʹz bundan murâd وَالِدَةٌ [vâlidet] ile خَالَةٌ [ḣâlet]tir; yukâlu: هُمَا أُمَّاكَ أَيْ أُمُّكَ وَخَالَتُكَ Şârih der ki kavl-i evvele göre asl maʹnâsından me΄hûz olmakla hilâf-ı kıyâs mü΄ennes müzekkere taglîb olundu. Ve

أُمٌّ [umm] Bir adamın yaşlı ve müsinne olan zevcesine ıtlâk olunur. Ve bir adamın mesken ve me΄vâsına ıtlâk olunur. Ve bir kavm ve cemâʹatin hizmet-kârına denir; yukâlu: هُوَ أُمُّ الْقَوْمِ أَيْ خَادِمُهُمْ Ve her nesnenin asl ve ʹimâdına denir; yukâlu: هُوَ أُمُّهُ أَيْ أَصْلُهُ وَعِمَادُهُ Ve

أُمُّ الْقَوْمِ [ummu’l-kavm] Bir cemâʹatin başbuğuna ve serkârına ıtlâk olunur; yukâlu: هَذَا أُمُّ الْقَوْمِ أَيْ رَئِيسُهُمْ Ve

أُمُّ الْقُرْآنِ [ummu’l-Ḵur΄ân] Fâtihadır, ʹalâ-kavlin şerâyiʹ ve ahkâm ve ferâyiz âyetlerinden her âyet-i muhkemeye ıtlâk olunur; tekûlu: قَرَأْتُ أُمَّ الْقُرْآنِ أَيِ الْفَاتِحَةَ أَوْ كُلَّ آيَةٍ مُحْكَمَةٍ مِنْ آيَاتِ الشَّرَائِعِ وَالْأَحْكَامِ وَالْفَرَائِضِ

Vankulu Lugatı - أم القوم maddesi

اَلْأُمَّهَاتُ [el-ummehât] (hemzenin zammı ve mîm’in fethi ve teşdîdiyle) Kezâlik cemʹi. أُمٌّ [umm]un aslı أُمَّةٌ [ummet] olduğuna binâ΄en baʹzılar eyitti: أُمَّهَاتٌ [ummehât] insâna mahsûstur ve أُمَّاتٌ [ummât] hayvânata mahsûstur. Ve

أُمٌّ [umm] Şol ʹaleme dahi derler ki ʹasker ona tâbiʹ olur, alay bayrağı maʹnâsınadır. Ve

أُمُّ التَّنَائِفِ [ummu’t-tenâ΄if] Baʹîd olan berriyyeye ıtlâk olunur. Ve

أُمُّ مَثْوَى [ummu mešamp;vâ] Menzilinde olan sâhibeye derler. Ve

أُمُّ الْبَيْضِ [ummu’l-bayḋ] Devekuşuna derler. Ve

أُمُّ الْقَوْمِ [ummu’l-ḵavmi] Re΄îs-i kavme derler. Ve

أُمُّ النُّجُومِ [ummu’n-nucûm] Kehkeşâna derler. Ve

أُمُّ الدِّمَاغِ [ummu’d-dimâġ] Şol deriye derler ki dimâgı o cemʹ eder ve ona أُمُّ الرَّأْسِ [ummu’r-re΄s] dahi derler. Ve Bârî taʹâlânın ﴿هُنَّ أُمُّ الْكِتَابِ﴾ (آل عمران، 7) dediğinde أُمَّهَاتٌ buyurulmadı hikâyet olduğuna binâ΄en, nitekim bir kimse لَيْسَ لِي مُعِينٌ dese نَحْنُ مُعِينُكَ derlerve geri böyledir, Bârî taʹâlânın ﴿وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا﴾ (الفرقان، 74) kavli ki gâh olur ki bu makûleye ʹulemâ-yı ʹilm-i bedîʹ müşâkele derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı