اَلْخَلاَفَةُ [el-ḣalâfet] (سَحَابَةٌ [seḩâbet] vezninde) Bu dahi humk ve belâhat maʹnâsınadır; yukâlu: بِهِ خُلْفَةٌ وَخَلاَفَةٌ أَيْ حُمْقٌ
اَلْخِلاَفَةُ [el-ḣilâfet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Bir adama halîfe olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَفَهُ خِلاَفَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا كَانَ خَلِيفَتَهُ Ve halîfe eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَفَهُ رَبُّهُ فِي أَهْلِهِ أَيْ كَانَ خَلِيفَةً عَلَيْهِمْ Ve bir kimseden sonraya kalmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَفَهُ إِذَا بَقِيَ بَعْدَهُ Ve bir kimse hasran pederi makâmına geçmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَفَ مَكَانَ أَبِيهِ إِذَا صَارَ فِيهِ دُونَ غَيْرِهِ Ve birbirine halef ve bedel olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَفَتِ الْفَاكِهَةُ بَعْضُهَا بَعْضًا إِذَا صَارَتْ خَلَفًا أَيْ بَدَلاً وَعِوَضًا
اَلْخِلَافَةُ [el-ḣilâfet] (ḣâ’nın kesriyle) Bir kimseye halîfe olmak; yukâlu: خَلَفَهُ فِي قَوْمِهِ خِلَافَةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ Ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَقَالَ مُوسٰى لِأَخِيهِ هٰرُونَ اخْلُفْنِي فِي قَوْمِي﴾ (الأعراف، 142) ve yukâlu: خَلَفْتُهُ أَيْضًا إِذَا جِئْتَ بَعْدَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı