el-Ḣulc ~ اَلْخُلْجُ

Kamus-ı Muhit - الخلج maddesi

اَلْخُلْجُ [el-Ḣulc] (ḣâ’nın zammıyla) Ḵays b. Ḩârišamp; nâm kimsenin lakabıdır.

اَلْخِلِجُّ [el-ḣilicc] (فِلِزٌّ [filizz] vezninde) Baʹîd mahalle ıtlâk olunur.

اَلْخَلَجُ [el-ḣalec] (fethateynle) Bir kimsenin vücûdu kemikleri çok işlemekten yâhûd uzun uzadı yürümekle yorulmaktan nâşî ağrıyıp sızlamak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلِجَ الرَّجُلُ خَلَجًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَكَى عِظَامَهُ مِنْ عَمَلٍ أَوْ مِنْ طُولِ مَشْيٍ وَتَعَبٍ Ve bir nesne fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَ الشَّيْءُ إِذَا فَسَدَ

اَلْخُلُجُ [el-Ḣuluc] (zammeteynle) ʹArabdan bir kavmdir ki ʹAdvân b. Ḵays-ı ʹAylân gürûhundan idiler. Emîrü’l-mü΄minîn Fârûḵ-ı aʹzam radıyallâhu ʹanhu onları Ḩarišamp; b. Mâlik b. en-Naḋr b. Kinâne’ye ilhâk eyledi. ʹAdvân’dan münteziʹ oldukları için خُلُجٌ [Ḣuluc] ile tesmiye olundular. Ve

خُلُجٌ [ḣuluc] Bedenleri raʹşe-dâr olan kimselere denir; خَلِيجٌ [ḣalîc] müfredidir. Ve asl ve nesebleri meşkûk ve müştebih olan gürûh ve cemâʹate denir, nesebleri husûsunda münâzaʹa olduğu için.

اَلْخَلْجُ [el-ḣalc] (ḣâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Bir nesneyi kendiye doğru çekmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَ الشَّيْءَ خَلْجًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَذَبَهُ Ve gözünü yâ kaşını oynatarak işâret eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَهُ بِعَيْنِهِ أَوْ حَاجِبِهِ إِذَا غَمَزَهُ Ve bir nesneyi yerinden çekip koparmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَ الشَّيْءَ إِذَا انْتَزَعَهُ Esâs’ın beyânına göre cezb ve nezʹ maʹnâsında hakîkat olup gamz ve sâ΄ir maʹânî birer mülâyemetle ondan müteferriʹdir. Ve

خَلْجٌ [ḣalc] Tahrîk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَ الشَّيْءَ إِذَا حَرَّكَهُ Ve bir nesne ile meşgûl kılmak maʹnâsınadır ki meşgaleye cezb eylemekten ʹibârettir; yukâlu: خَلَجَ فُلاَنًا إِذَا شَغَلَهُ ve yukâlu: خَلَجَتْهُ أُمُورُ الدُّنْيَا أَيْ شَغَلَتْهُ Ve dürtmek ve sançmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَهُ بِالرُّمْحِ إِذَا طَعَنَهُ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَهَا إِذَا جَامَعَهَا Bu iki maʹnâ, lâzım-ı cezb olmak münâsebetiyledir. Ve veledini yâhûd nâkasının köşeğini sütten kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَلَجَ فُلاَنٌ إِذَا فَطَمَ وَلَدَهُ أَوْ وَلَدَ نَاقَتِهِ Esâs’ta خَلَجَتِ الْمَرْأَةُ وَلَدَهَا فَطَمَتْهُ كَمَا يُقَالُ جَذَبَتْهُ ʹibâretiyle mersûm olmakla kezâlik mecâziyyetini müşʹirdir.

Vankulu Lugatı - الخلج maddesi

اَلْخَلَجُ [el-ḣalec] (fethateynle) Kişi inleyip kemiklerinin vecaʹından şikâyet etmek yâ tûl-i meşyden yâ kesret-i ʹamelden; tekûlu minhu: خَلِجَ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

اَلْخُلُجُ [el-ḣuluc] (ḣâ’nın ve lâm’ın zammıyla) خَلِيجٌ [ḣalîc]in cemʹi.

اَلْخَلْجُ [el-ḣalc] (ḣâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Çekip koparmak; yukâlu: خَلَجَهُ يَخْلِجُهُ خَلْجًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve devenin veledin memeden kesmeğe dahi derler; yukâlu: خَلَجْتُهَا أَيْ قَطَمْتُ وَلَدَهَا Ve

خَلْجٌ [ḣalc] Göz eli işâret etmeğe dahi derler; yukâlu: خَلَجَهُ بِعَيْنِهِ أَيْ غَمَزَهُ Ve meşgûl kılmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: خَلَجَنِي أَيْ شَغَلَنِي وَيُقَالُ خَلَجَتْهُ أُمُورُ الدُّنْيَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı