el-ezûḩ ~ اَلْأَزُوحُ

Kamus-ı Muhit - الأزوح maddesi

اَلْأَزُوحُ [el-ezûḩ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Mekârim-i hisâl ve mehâsin-i fiʹâlden mütehallif olan bî-mâye şahsa denir; yukâlu: رَجُلٌ أَزُوحٌ أَيْ مُتَخَلِّفٌ عَنِ الْمَكَارِمِ Ve حَرُونٌ [ḩarûn] ata denir ki sürdükçe gerisine gider olur; yukâlu: فَرَسٌ أَزُوحٌ أَيْ حَرُونٌ

اَلْأُزُوحُ [el-uzûḩ] (zâ-yı muʹceme ile قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesne büzülüp devşirilmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَحَ الشَّيْءُ أُزُوحًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَقَبَّضَ وَدَنَا بَعْضُهُ مِنْ بَعْضٍ Ve gerilenip oyalanmak ve gecikmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَحَ الرَّجُلُ إِذَا تَبَاطَأَ وَتَخَلَّفَ Ve ayak sürçüp kaymak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَحَتِ الْقَدَمُ إِذَا زَلَّتْ Ve bedende damar atıp oynamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَحَ الْعِرْقُ إِذَا اضْطَرَبَ وَنَبَضَ

Vankulu Lugatı - الأزوح maddesi

اَلْأَزُوحُ [el-ezûḩ] (hemzenin fethi ve zâ’nın zammıyla) Mütehallif maʹnâsına. Ve Ġanevî eyitti: Ricâlden أَزُوحٌ [Ezûḩ] o kimseye derler ki mekârimden yaʹnî ululık sıfatlarından geri kala, أَنُوحٌ [enûḩ] gibi ki أَنُوحٌ [enûḩ] dahi nûn’la ve ḩâ-i mühmele ile mekârimden geri kalana derler.

اَلْأُزُوحُ [el-uzûḩ] (hemzenin ve zâ-i muʹcemenin zammıyla) Devşirilip bir yere gelmek; yukâlu: أَزَحَ الرَّجُلُ يَأْزِحُ أُزُوحًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا تَقَبَّضَ وَدَنَا بَعْضُهُ مِنْ بَعْضٍ Ve Ebû ʹAmr eyitti: أَزُوحٌ [uzûḩ] tahallüf maʹnâsınadır; yukâlu: أَزَحَ الرَّجُلُ إِذَا تَخَلَّفَ Yaʹnî geri çekilse.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı