اَلْإِزْهَارُ [el-izhâr] (hemzenin kesriyle) Âteşi parlatmak maʹnâsınadır; tekûlu: أَزْهَرْتُ النَّارَ إِذَا أَضَأْتَهَا Ve nebât çiçeklenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَزْهَرَ النَّبَاتُ إِذَا نَوَّرَ
اَلْإِزْهَارُ [el-izhâr] (hemzenin kesriyle) Âteşi şevklendirmek; yukâlu: زَهَرَتْ بِكَ نَارِي أَيْ قَوِيَتْ بِكَ وَكَثُرَتْ مِثْلُ وَرِيَتْ بِكَ زِنَادِي Ve وَرْيٌ [very] çakmak od tutmaktır. Ve زِنَادٌ [zinâd] زَنْدٌ [zend]in cemʹidir, çakmak maʹnâsına. Ve
إِزْهَارٌ [izhâr] Ot çiçeklenmeğe dahi derler; yukâlu: أَزْهَرَ النَّبْتُ أَيْ ظَهَرَ زَهْرُهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı