el-iṯnâ΄ ~ الإِطْنَاءُ

Kamus-ı Muhit - الإطناء maddesi

الإِطْنَاءُ [el-iṯnâ΄] (hemzenin kesriyle) Yurda ve konağa yönelmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَطْنَأَ الرَّجُلُ إِذَا مَالَ إِلَى الْمَنْزِلِ Meyl ve himmet maʹnâlarından me΄hûzdur. Kezâlik su içmek için havuz tarafına meyl eylese أَطْنَأَ الرَّجُلُ derler ve taʹb ve fütûrdan nâşî nevm ve istirâhat için bisâta meyl eylese أَطْنَأَ الرَّجُلُ derler. Ve

إِطْنَاءٌ [iṯnâ΄] Bedende ramak-ı hayât ibkâ eyleme[me]k maʹnâsınadır; ve minhu yukâlu: حَيَّةٌ لاَ تُطْنِئُ أَيْ لاَ يَعِيشُ صَاحِبُهَا أَيْ لاَ تُبْقِى الطِّنْءَ وَبَقِيَّةَ الرُّوحِ Yaʹnî “O, bir yılandır ki semmü’s-sâʹa ve defʹiyyü’t-te΄sîr olmakla soktuğu kimseyi fi’l-hâl helâk eder.” Bakiyye-i rûh maʹnâsına olan طِنْءٌ [ṯin΄] lafzından me΄hûzdur ve bunlar muʹtelde lügatlerdir.

اَلْإِطْنَاءُ [el-iṯnâ΄] (hemzenin kesriyle) Zinâ ve fücûrda müstemirr olup gitmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَطْنَى الرَّجُلُ إِذَا مَضَى فِي الْفُجُورِ Ve susuzluktan yâhûd ʹilletten dalak ve akciğer pehlûya yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَطْنَى زَيْدٌ إِذَا لَزِقَ طِحَالُهُ وَرِئَتُهُ بِالْأَضْلَاعِ مِنَ الْجَانِبِ الْأَيْسَرِ Ve ağaç satmak yâhûd ağaçta olan hurmâları satmak maʹnâsınadır; tekûlu: أَطْنَيْتُ الشَّجَرَ أَوْ ثَمَرَ النَّخْلِ إِذَا بِعْتَهَا Ve ağacı yâhûd hurmâları satın almak manâsına olmakla zıdd olur; tekûlu: أَطْنَيْتُ الشَّجَرَ أَوْ ثَمَرَ النَّخْلِ إِذَا اشْتَرَيْتَهَا Ve bir kimsenin ölmeyecek ʹuzvuna vurmak yâ dokunmak maʹnâsınadır; tekûlu: أَطْنَيْتُ فُلَانًا إِذَا أَصَبْتَهُ فِي غَيْرِ الْمَقْتَلِ Ve töhmet ve sû-i zanna meyl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَطْنَى زَيْدٌ إِذَا مَالَ إِلَى التُّهْمَةِ وَالرِّيبَةِ Ve yatağa ağıp kesel ve fütûrdan uyumak maʹnâsınadır; yukâlu: أَطْنَى الرَّجُلُ إِذَا مَالَ إِلَى الطِّنْوِ فَنَامَ كَسَلًا Ve hayye soktuğu adamı ʹale’l-fevr helâk eylemeyip ibkâ eylemek maʹnâsınadır; ve minhu kavluhum: “حَيَّةٌ لَا تُطْنِي أَيْ لَا يَبْقَى لَدِيغُهَا” Şârih der ki mü΄ellif bu mâddeleri hemze bâbında dahi zikr eyledi. طَنَأٌ [ṯana΄] bakiyye-i rûha demekle ondan me΄hûzdur yâhûd ölmeyecek yere vurmak yâhûd dalağı pehlûya yapıştırmak maʹnâsından olur ki soktuğu kimsenin dalağını pehlûya yapıştırmağa meydân vermez demek olur. Ve İbn Aʹrâbî dedi ki أَطْنَاهُ الْمَرَضُ derler, ʹillet bir adamı helâk eylemeyip bakiyye-i kuvvet ibkâ eylese. Pes bundan ahzı azherdir.

Vankulu Lugatı - الإطناء maddesi

اَلْإِطْنَاءُ [el-iṯnâ΄] (hemzenin kesri ve elifin meddiyle) Diri kalmak mahallinde istiʹmâl olunur; yukâlu: هَذِهِ حَيَّةٌ لَا تُطْنِي أَيْ لَا يَعِيشُ صَاحِبُهَا تَقْتُلُ مِنْ سَاعَتِهَا Ve bunun aslı hemzedir, nitekim bâb-ı hemzede zikr olunmuştur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı