el-iṯmâʹ ~ اَلْإِطْمَاعُ

Kamus-ı Muhit - الإطماع maddesi

اَلْإِطْمَاعُ [el-iṯmâʹ] (hemzenin kesriyle) Bir kimseyi tamaʹa düşürmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَطْمَعَ فُلاَنًا إِذَا أَوْقَعَهُ فِي الطَّمَعِ

Vankulu Lugatı - الإطماع maddesi

اَلْإِطْمَاعُ [el-iṯmâʹ] (hemzenin kesri ve ṯâ’nın sükûnuyla) Tamaʹ vermek yaʹnî harîs kılmak; yukâlu: أَطْمَعَهُ فِيهِ غَيْرُهُ Ve mahall-i taʹaccübde طَمُعَ الرَّجُلُ فُلَانٌ derler mîm’in zammı ile, kesîrü’t-tamaʹ oldu demek mahallinde, nitekim خَرُجَتِ الْمَرْأَةُ فُلَانَةٌ derler, kesîrü’l-hurûc oldu demek mahalinde ve قَضُوَ الْقَاضِي فُلَانٌ derler, çok hükm etti maʹnâsına. Ve her şey΄de ki taʹaccüb oluna hâl böyledir, illâ نِعْمَ ile بِئْسَ de değil. Bu rivâyettir ki ʹulemâ-i ʹArabiyyetten nakl olunmuştur, bâb-ı taʹaccübe lâzım olur nesne değildir, zîrâ taʹaccüb sûretleri üçtür: Biri مَا أَحْسَنَ زَيْدًا dir ve biri dahi أَسْمِعْ بِهِ dir ve biri dahi كَبُرَت كَلِمَةً dir; نِعْمَ ve بِئْسَ bunlardan şâzz olmuştur, yaʹnî bunlardan her biri نِعْمَ ile بِئْسَ de cârî olmaz, egerçi مَا أَنْعَمَ ve مَا أَبْأَسَ vârid olmuştur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı