اَلْإِفْجَارُ [el-ifcâr] (hemzenin kesriyle) Fecr vaktine dâhil olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْجَرَ الرَّجُلُ إِذَا دَخَلَ فِي الْفَجْرِ Ve bir kimseyi fâcir bulmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْجَرَ فُلاَنًا إِذَا وَجَدَهُ فَاجِرًا Ve bir adam mâl-ı firâvân getirmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَفْجَرَ فُلاَنٌ إِذَا جَاءَ بِالْمَالِ الْكَثِيرِ Ve yalan söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْجَرَ الرَّجُلُ إِذَا كَذَبَ Ve zinâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْجَرَ فُلاَنٌ إِذَا زَنَا Ve kâfir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْجَرَ الرَّجُلُ إِذَا كَفَرَ Ve haktan sapmak ve tarîk-i müstakîmden ʹudûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْجَرَ فُلاَنٌ إِذَا مَالَ عَنِ الْحَقِّ Ve yerden pınar kaynatmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفْجَرَ الْيَنْبُوعَ إِذَا أَنْبَطَهُ
اَلْإِفْجَارُ [el-ifcâr] (hemzenin kesriyle) فَجْرٌ [fecr]e dâhil olmak, nitekim إِصْبَاحٌ [iṡbâḩ] صَبَاحٌ [ṡabâḩ]a dâhil olmaktır. Ve kelâmu baʹzihim: “كُنْتُ أَحُلُّ إِذَا أَسْحَرْتُ وَأَرْحَلُ إِذَا أَفْجَرْتُ Yaʹnî “Seher vaktine dâhil oldukta konardım ve fecr vaktine dâhil oldukta göçerdim.”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı