اَلْإِيزَاءُ [el-îzâ΄] (hemzenin kesriyle) Bu dahi bir adamı meşakkate uğratıp bî-tâb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: آزَاهُ إِيزَاءً إِذَا أَجْهَدَهُ Ve bir adamın kendisine ettiği cemîle ve ihsân mukâbilinde ondan ziyâde mükâfât eylemek maʹnâsınadır ki إِزَاءٌ mâddesindendir; yukâlu: آزَى عَلَى صَنِيعِهِ إِذَا فَضَّلَ يَعْنِي أَضْعَفَ عَلَيْهِ وَتَفَضَّلَ Ve bir kimseden heybetlenip havf ve endîşe eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: آزَى عَنْ فُلَانٍ إِذَا هَابَهُ Ve bir nesneye mukâbil olmak maʹnâsınadır; yukâlu: آزَى الشَّيْءَ إِذَا حَاذَاهُ Ve bir kimse ile muʹâraza ve mukâvemet eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: آزَى فُلَانًا إِذَا جَارَاهُ
اَلْإِيزَاءُ [el-îzâ΄] (hemzenin kesri ve meddiyle) Kezâlik havuza zikr olunan taşı vazʹ etmek; tekûlu: آزَيْتُهُ إِيزَاءً إِذَا جَعَلْتَ لَهُ إِزَاءً
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı