اَلْأَيْهَمُ [el-eyhem] (أَحْمَرُ [aḩmer] vezninde) ʹAkl ve fehm ve idrâkten bî-behre adama denir; yukâlu: رَجُلٌ أَيْهَمُ أَيْ لَا عَقْلَ لَهُ وَلَا فَهْمَ Ve dayıncak düz ve yalçın taşa denir. Ve sarp dağa denir. Ve sağır adama denir; yukâlu: هُوَ أَيْهَمُ أَيْ أَصَمُّ Ve çöl sahrâya denir, بَرِّيَّةٌ [berriyyet] maʹnâsına. Ve bahâdıra denir. Ve esâmîdendir: Cebele b. el-Eyhem âhir-i mülûk-i Ġassân’dır.
اَلْأَيْهَمُ [el-eyhem] (kezâlik hemzenin ve hâ’nın fethiyle) Ricâlden sağır olan kimse, أَصَمُّ [eṡamm] maʹnâsına. Ve
جَبَلَةُ بْنُ الْأَيْهَمِ [Cebelet b. el-Eyhem] Mülûk-i Ġassân’ın âhiridir. Vallâhu aʹlemu bi’s-savâb.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı