اَلْبَزْوُ [el-bezv] (bâ’nın fethi ve zây-ı muʹcemenin sükûnuyla) Bir nesnenin ʹidl ve hemtâsına denir; yukâlu: هُوَ بَزْوُهُ أَيْ عِدْلُهُ Ve masdar olur, bir adama tagallüble havâle ve şer-gîr olmak maʹnâsına; yukâlu: بَزَى عَلَيْهِ يَبْزُو بَزْوًا إِذَا تَطَاوَلَ عَلَيْهِ Ve alışıp dadanmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَزَا بِهِ إِذَا تَأَنَّسَ Ve bir adama hışmla hamle edip ahz ve kahr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَزَا فُلَانٌ الرَّجُلَ إِذَا قَهَرَهُ وَبَطَشَ بِهِ Ve bir kimse أَبْزَى [ebzâ] olmak maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru; yukâlu: بَزا الرَّجُلُ إِذَا كَانَ أَبْزَى
اَلْبَزْوُ [el-bezv] (bâ’nın fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Bir kimseye tetâvül kılmak; yaʹnî zulm etmek; yukâlu: بَزَا عَلَيْهِ يَبْزُو بَزْوًا Ve
بَزْوٌ [bezv] Bir nesnenin berâberine derler; yukâlu: أَخَذْتُ مِنْهُ بَزْوَ كَذَا أَيْ عِدْلَهُ وَنَحْوَهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı