el-bevḩ ~ اَلْبَوْحُ

Kamus-ı Muhit - البوح maddesi

اَلْبَوْحُ [el-bevḩ] (bâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve

اَلْبُؤُوحُ [el-bu΄ûḩ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve

اَلْبُؤُوحَةُ [el-bu΄ûḩat] (hâ’yla) Gizli nesne ʹayân olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَاحَ الشَّيْءُ بَوْحًا وَبُؤُوحًا وَبُؤُوحَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا ظَهَرَ Ve bu bâ΄ harfiyle müteʹaddî olur; yukâlu: بَاحَ بِسِرِّهِ إِذَا أَظْهَرَهُ

اَلْبُوحُ [el-bûḩ] (bâ’nın zammıyla) Asl ve bünyâd maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الْبُوحِ أَيِ اْلأَصْلِ Ve âlet-i tenâsüle ve ferce denir. Ve nefs ve zât maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الْبُوحِ أَيِ النَّفْسِ Ve cimâʹ maʹnâsınadır. Ve şûriş ve ihtilât maʹnâsınadır; yukâlu: هُمْ فِي بُوحٍ أَيِ اخْتِلاَطٍ Ve

بُوحُ [bûḩ] Güneşin ismidir. Zuhûr maʹnâsındandır; yukâlu: “أَنْوَرُ مِنْ بُوح” أَيِ الشَّمْسِ Mü΄ellif mücerreden ʹani’l-lâm ve بُوحُ اِسْمُ الشَّمْسِ ʹibâretiyle gayr-i munsarıf olarak resm eylemiştir ki ʹalem ve mü΄ennestir. Şârih der ki baʹzılar bunu yâ-yı tahtiyye ile olan يُوحُ [yûḩ]tan musahhaftır dediler, lâkin değildir. Bu dahi mahsûs ism-i şemstir, ke-mâ kâle fi’n-Nihâye: وَفِي الْحَدِيثِ “هَلْ طَلَعَتْ يُوحِ” يَعْنِي الشَّمْسُ بِالْيَاءِ التَّحْتِيَّةِ وَهُوَ مِنْ أَسْمَائِهَا كَبَرَاحِ وَهُمَا مَبْنِيَّانِ عَلَى الْكَسْرِ وَقَدْ يُقَالُ بِالْبَاءِ الْمُوَحَّدَةِ لِظُهُورِهَا

Vankulu Lugatı - البوح maddesi

اَلْبَوْحُ [el-bevḩ] (bâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Sırrı âşikâre etmek; yukâlu: بَاحَ سِرَّهُ إِذَا أَظْهَرَهُ

اَلْبُوحُ [el-bûḩ] (bâ’nın zammıyla) Zeker, âlet-i recül maʹnâsına. Baʹzılar nefs maʹnâsınadır, baʹzılar vat΄ maʹnâsınadır dediler; ve minhu kavluhum: “إِبْنُكَ ابْنُ بُوحِكَ يَشْرَبُ مِنْ صَبُوحِكَ” Yaʹnî “Oğlun sulbî olan oğlundur.” Ve صَبُوحٌ [ṡabûḩ] ṡâd’ın fethiyle sabâh içilen şarâb. Ve

بُوحٌ [bûḩ] Güneşin ismlerindendir. Ve baʹzılar يُوحٌ [yûḩ] dediler nuktateyn-i tahtâniyyeteynle.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı