el-bevḵ ~ اَلْبَوْقُ

Kamus-ı Muhit - البوق maddesi

اَلْبَوْقُ [el-bevḵ] (سَوْقٌ [sevḵ] vezninde) Şerr ve husûmet peydâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَ الرَّجُلُ يَبُوقُ بَوْقًا إِذَا جَاءَ بِالشَّرِّ وَالْخُصُومَاتِ Ve bir kimseye belâ ve dâhiye erişmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَتِ الْبَائِقَةُ الْقَوْمَ إِذَا أَصَابَتْهُمْ Ve bir kimse bir adam üzere görünmez semtinden nâgehânî çıkagelmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَ بِكَ الرَّجُلُ أَيْ طَلَعَ عَلَيْكَ مِنْ غَيْبَةٍ Ve bir adamın yâ bir nesnenin çevresini kuşatmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَ بِهِ إِذَا حَاقَ Ve nâs birikip bir adamı nâ-hak yere katl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَ الْقَوْمُ عَلَيْهِ إِذَا اجْتَمَعُوا فَقَتَلُوهُ ظُلْمًا Ve mâl fâsid ve tebâh ve helâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَ الْمَالُ إِذَا فَسَدَ وَبَارَ Ve bir adama taʹaddî eylemek, ʹalâ-kavlin bir meclise yâhûd bir cemʹiyyete destûrsuz hemân saldırmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَ فُلاَنٌ إِذَا تَعَدَّى عَلَى إِنْسَانٍ أَوْ هَجَمَ عَلَى قَوْمٍ بِغَيْرِ إِذْنِهِمْ Ve bir kimseden bir nesne uğurlamak maʹnâsınadır; yukâlu: بَاقَ الْقَوْمَ إِذَا سَرِقَهُمْ

اَلْبُوقُ [el-bûḵ] (bâ’nın zammıyla) Boruya ve nefîre denir ki düdük gibi çalarlar. Ve bâtıl ve beyhûde nesneye ıtlâk olunur; yukâlu: جَاءَ بِالْبُوقِ أَيْ بِالْبَاطِلِ Ve düzme sırf yalan söze ıtlâk olunur; yukâlu: نَطَقَ بُوقًا أَيْ زُورًا Ve aslâ sır saklamaz olan şahsa ıtlâk olunur; bunda fethle da zebân-zededir. Ve değirmencilerin kuş minkârı şeklinde çaldıkları boruya denir, Bektâşîlerin boynuzları gibi; müfredleri بُوقَةٌ [bûḵat]tır. Ve

بُوقَةٌ [bûḵat] Birden nüzûl eden boğanaklı yağmura denir yâhûd pek şedîd ve münker yağmura denir; cemʹi بُوَقٌ [buvaḵ] gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde; tekûlu: أَصَابَتْنَا بُوقَةٌ مِنَ الْمَطَرِ أَيْ دُفْعَةٌ مِنْهُ شَدِيدَةٌ أَوْ مُنْكَرَةٌ

Vankulu Lugatı - البوق maddesi

اَلْبَوْقُ [el-bevḵ] (bâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Belâ ve âfet erişmek; yukâlu: بَاقَتْهُمُ الدَّاهِيَةُ تَبُوقُهُمْ بَوْقًا إِذَا أَصَابَتْهُمْ

اَلْبُوقُ [el-bûḵ] (bâ’nın zammı ve meddiyle) Boru ki üfürmek ile çalarlar. Ve

بُوقٌ [bûḵ] Bâtıla dahi derler, nitekim Ḩassân b. Šâbit’in Hazret-i ʹOšamp;mân hakkında olan mersiyesinde vâkiʹ olmuştur: “مَا قَتَلُوهُ عَلَى ذَنْبٍ أَلَمَّ بِهِ || إِلَّا الَّذِي نَطَقُوا بُوقًا وَلَمْ يَكُنِ”

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı