el-bevṡ ~ اَلْبَوْصُ

Kamus-ı Muhit - البوص maddesi

اَلْبَوْصُ [el-bevṡ] (bâ’nın ve vâv’ın sükûnuyla) Sâ΄irleri sebk ve takaddüm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاصَهُ فُلاَنٌ يَبُوصُ بَوْصًا إِذَا سَبَقَهُ وَتَقَدَّمَهُ Ve istiʹcâl maʹnâsınadır; yukâlu: بَاصَهُ إِذَا اسْتَعْجَلَهُ Ve bir kimseden kaçıp gizlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاصَ مِنْهُ إِذَا هَرَبَ وَاسْتَتَرَ Ve ilhâh ve ibrâm eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاصَ فِي الْأَمْرِ إِذَا أَلَحَّ Ve renk ve levn maʹnâsınadır; yukâlu: تَغَيَّرَ بَوْصُهُ أَيْ لَوْنُهُ Ve hatunun sağrısına denir, عَجِيزَةٌ [ʹacîzet] maʹnâsına; bu iki maʹnâda bâ’nın zammıyla da lügattir. Ve pek yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: بَاصَ الرَّجُلُ إِذَا سَارَ شَدِيدًا Ve yorulmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَاصَ مِنْهُ إِذَا تَعِبَ

اَلْبُوصُ [el-bûṡ] (bâ’nın zammıyla) Bir gûne nebât yemişidir. Ve sağrı yağının yumuşaklığına denir; bunda fethle de câ΄izdir; tekûlu: أَعْجَبَنِي بَوْصُهَا وَبُوصُهَا أَيْ لِينُ شَحْمَةِ عَجُزِهَا Ve

بُوصٌ [bûṡ] أَبْوَاصٌ [ebvâṡ] lafzının müfredidir ki mevâşî ve devâbbın envâʹı demektir; yukâlu: بُوصٌ مِنَ الْغَنَمِ وَالدَّوَابِّ أَيْ نَوْعٌ مِنْهَا

Vankulu Lugatı - البوص maddesi

اَلْبَوْصُ [el-bevṡ] (bâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) İleri geçmek, tekaddüm maʹnâsına. Ve ʹavret sağrısına dahi derler.

اَلْبُوصُ [el-bûṡ] (bâ’nın zammıyla) Renk, levn maʹnâsına; yukâlu: حَالٌ بُوصَةٌ إِذَا تَغَيَّرَ لَوْنُهُ Ve hey΄et maʹnâsına da gelir, Yaʹḵûb rivâyeti üzere; tekûlu: مَا أَحْسَنَ بُوصَهُ أَيْ سَحَنَتَهُ وَلَوْنَهُ Ve سَحَنَةٌ [seḩanet] fethateynle ve mühmeleteynle şekle ve hey΄ete derler. Ve

بُوصٌ [bûṡ] ʹAvret sağrısına dahi derler, عَجِيزَةٌ [ʹacîzet] maʹnâsına. Ve fethle dahi lügattır, nitekim mürûr etti.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı