el-bîn ~ اَلْبِينُ

Kamus-ı Muhit - البين maddesi

اَلْبِينُ [el-bîn] (bâ-yı meksûre ile) Nâhiye maʹnâsınadır. Ve iki arz aralığında olan fasl ve sınıra denir. Ve galîz yüksek yere denir. Ve göz erimi mesâfeye denir. Ve Necrân kurbünde bir mevziʹ adıdır. Ve Ḩîre kurbünde ve Medîne kurbünde birer mevziʹ adıdır. Ve Fîrûzâbâd-ı Fâris kazâsında bir karye adıdır. Ve Baġdâd ile Defâʹ aralığında bir nehr adıdır.

اَلْبَيِّنُ [el-beyyin] (سَيِّدٌ [seyyid] vezninde) Vasftır, vâzıh ve âşikâre nesneye denir; cemʹi أَبْيِنَاءُ [ebyinâ΄] gelir, هَيِّنٌ [heyyin] ve أَهْيِنَاءُ [ehyinâ΄] gibi. Ve fasîh ve sühanver adama denir; cemʹi أَبْيِنَاءُ [ebyinâ΄] ve أَبْيَانٌ [ebyân] ve بُيَنَاءُ [buyenâ΄] gelir, كُرَمَاءُ [kuremâ΄] vezninde; yukâlu: رَجُلٌ بَيِّنٌ أَيْ فَصِيحٌ

اَلْبَيْنُ [el-beyn] (زَيْنٌ [zeyn] vezninde) Azdâddandır, cüdâlık, firkat maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَعَ بَيْنَهُمْ بَيْنٌ أَيْ فِرْقَةٌ Ve vuslat maʹnâsınadır; yukâlu: تَقَطَّعَ بَيْنُهُمَا أَيْ وَصْلُهُمَا Ve ism olur, niteki şimdi zikr olundu. Ve zarf-ı mütemekkin olur, yaʹnî zarf-ı mübhem olup ikiye ve ziyâdeye yâhûd bunların nâ΄ibine izâfetle maʹnâsı mütebeyyin olur. Kâle’ş-şârih kavluhu taʹâlâ: ﴿لَقَدْ تَقَطَّعَ بَيْنَكُمْ﴾ عَلَى قِرَاءَةِ الرَّفْعِ فَهُوَ الْإِسْمُ بِمَعْنَى الْوَصْلِ وَعَلَى قِرَاءَةِ النَّصْبِ فَهُوَ ظَرْفٌ Ve

بَيْنٌ [beyn] Iraklığa denir; yukâlu: بَيْنَهُمَا بَيْنٌ أَيْ بُعْدٌ Ve iki nesne aralığında olan halel ve vasata denir ki aralık taʹbîr olunur, meselâ جَلَسَ بَيْنَ الْقَوْمِ derler, جَلَسَ وَسْطَهُمْ maʹnâsına. Ve لَقِيَهُ بُعَيْدَاتِ بَيْنٍ derler; بُعَيْدَاتٌ [buʹaydât] musaggar bünyesiyle ve بَيْنٌ kelimesine muzâf olarak أَحْيَانًا maʹnâsınadır ki “Mülâkâtın aralığını bir zamân açtıktan sonra mülâkî olup baʹdehu yine açıp sonra yine mülâkî oldu” demektir. Ve

بَيْنٌ [beyn] ve

بَيْنُونَةٌ [beynûnet] (كَيْنُونَةٌ [keynûnet] vezninde) Müfârakat maʹnâsınadır; yukâlu: بَانُوا بَيْنًا وَبَيْنُونَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا فَارَقُوا Ve

بَيْنُونَةٌ [beynûnet] ve

بُيُونٌ [buyûn] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Cüdâ olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَانَ الشَّيْءُ بَيْنًا وَبَيْنُونَةً وَبُيُونًا إِذَا انْقَطَعَ ve yukâlu: بَانَتِ الْمَرْأَةُ عَنِ الرَّجُلِ إِذَا انْفَصَلَتْ عَنْهُ بِطَلَاقٍ

Vankulu Lugatı - البين maddesi

اَلْبِينُ [el-bîn] (bâ’nın kesri ve meddiyle) Bir pâre yer ki göz ayırımı mikdârı ola.

اَلْبَيِّنُ [el-beyyin] (bâ’nın fethi ve yâ’nın kesri ve teşdîdiyle) Zâhir olan nesne; yukâlu: بَانَ فَهُوَ بَيِّنٌ

اَلْبَيْنُ [el-beyn] (bâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Ayrılık, firâk maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı