اَلْجَمْجَمَةُ [el-cemcemet] (زَلْزَلَةٌ [zelzelet] vezninde) ve
اَلتَّجَمْجُمُ [et-tecemcum] (تَزَلْزُلٌ [tezelzul] vezninde) Sözü açık söylemeyip yaʹnî hurûfları birbirinden temeyyüz ederek dânedâr edâ etmeyip değirmenden darı çeker gibi söylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَمْجَمَ الْكَلَامَ وَتَجَمْجَمَ إِذَا لَمْ يُبَيِّنْ كَلَامَهُ Ve
جَمْجَمَةٌ [cemcemet] Bir nesneyi derûnda ketm ve ihfâ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu. جَمْجَمَ الشَّيْءَ إِذَا أَخْفَاهُ فِي صَدْرٍ Ve helâk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَمْجَمَ فُلَانًا إِذَا أَهْلَكَهُ
اَلْجُمْجُمَةُ [el-cumcumet] (cîm’lerin zammıyla) Başın çanağına denir, kâse-i ser maʹnâsına, ʹalâ-kavlin dimâga zarf olan kemiğe denir;cemʹi جُمْجُمٌ [cumcum]dur hâ’sız. Bunun tafsîli قِحْفٌ [ḵiḩf] mâddesinde mürûr eyledi. Ve bir gûne ölçek ismidir. Ve çorak yerde kazılmış kuyuya denir. Ve ağaçtan düzülmüş çanağa ve kavataya denir; tekûlu: سَقَانِي فِي جُمْجُمَةٍ أَيْ قَدَحٍ مِنْ خَشَبٍ
اَلْجَمْجَمَةُ [el-cemcemet] (ʹalâ-vezni اَلزَّلْزَلَة [ez-zelzelet]) Kelâmı âşikâre söylememek.
اَلْجُمْجُمَةُ [el-cumcumet] (cîm’lerin zammı ve mîm-i evvelin sükûnuyla) Kafâ kemiği ki dimâgı müştemil olur. Ve
جُمْجُمَةٌ [cumcumet] Ağaçtan kadehe dahi derler. Ve
جُمْجُمَةٌ [cumcumet] Şol kuyuya derler ki şûr yerde kazılmış ola.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı