اَلْجَمَزَى [el-cemezâ] (fetehâtla ve elifin kasrıyla) Kurt lingi yelmeğe denir; yukâlu: هُوَ يَعْدُو الْجَمَزَى وَهُوَ عَدْوٌ دُونَ الْحُضْرِ وَفَوْقَ الْعَنَقِ Mü΄ellif masdar-ı sânî sûretinde resm eylemiştir; lâkin ismdir. Ve
جَمَزَى [cemezâ] Eşkin, cüst ve çabuk eşeğe denir; yukâlu: حِمَارٌ جَمَزَى أَيْ سَرِيعٌ
اَلْجَمَزَى [el-cemezâ] (fethateynle ve elifin kasrıyla) Yürügen olan davar; yukâlu: حِمَارٌ جَمَزَى أَيْ سَرِيعٌ Kâle’ş-şâʹir “كَأَنِّي وَرَحْلِي إِذَا رُعْتُهَا || عَلَى جَمَزَى جَازِئٍ بِالرِّمَالِ” Ve اَلنَّاقَةُ تَعْدُو الْجَمَزَى وَكَذَلِكَ الْفَرَسُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı